Ey yeri, göğü; kâinatı
Ve beni yaratan Allah’ım,
Somali’de doğduğuma, kara derili olduğuma,
Etmedim hiç itiraz.
Ne münafığım, ne tanrı tanımaz.
Ancak şikâyetim var biraz.
Suçum ne,
Kimseye yumruk sallamadım,
Küfür etmedim hiç kimseye,
Ne şekerini aldım ne oyuncağını bir başka çocuğun elinden.
Yalan bile söylemeyen masum bir çocuğum ben.
Tabancayı, tüfeği,
Evimizi basan eşkıyaların elinde gördüm ilk.
Un, şeker istediler,
” Yedirmem size çocuklarımın hakkını!” diyen babam,
Afrika Panteri gibi dikildi karşılarına.
Nasıl oldu görmedim,
Ama kulakları sağır eden bir patlama duydum.
Yığıldı olduğu yere,
Ve kıpırdamadan yatıp kaldı öylece o dev adam.
Gözyaşlarına boğuldu annem…
Fark etmezdi babam için gündüz gece,
Yorgunken uyurdu saatlerce.
Ben de uzun uzun seyrederdim ve gururla onu,
Sessizce uzanıverirdim bir ara yanına.
Sıcaklığımı duyunca,
Gözleri kapalı koklar, kucaklar, sarardı beni;
Çenesinden öptüğümde gülümseyerek açardı gözlerini.
Yine öyle olur sandım.
Ellerim, yanaklarım ıslak ve sımsıcaktı önce
Sonra gerildi parmaklarım ve dudaklarım…
Ve babam kaskatıydı ve soğuk, kucaklamadı hiç beni.
Açmadı, açmadı bir daha müşfik gözlerini.
Can derdine düştü köylüler,
Gelemedi kimse evimize,
Köyü soyup soğana çevirdiler,
Giderken beni ve ağabeyimi de götürmek istediler.
Annem silahların önüne attı kendini.
“Öldürün, beni de öldürün;
Ama götürmeyin çocuklarımı! ” diye yalvardı.
Sakalı saçından uzun biri tuttu çekti beni,
Ağabeyim yapıştı ayaklarıma.
Annem ağabeyime sarıldı.
Ve dev oldu annem, deli divane oldu, dikildi karşılarına yiğitçe.
En sevdiğim renkti,
Kıpır kıpır ederdi yüreğimi,
Şimdi hiç bitmeyen bir sızı içimde kırmızı.
Ölümü oyun,
Silahı oyuncak sanırdım.
Ama hiç silahım olmadı iğreti bir odundan gayrı.
Keşke olsaydı, boşaltırdım içimdeki kin ve nefreti,
Yakmak pahasına dünyayı ve ahreti…
Ey ulu Yaradan,
Sen ölüm kusun,
Ölüm soluyun diye mi verdin bize bu canı?
Selamı yayın diyen peygamberleri,
Kan akıtmayı öğretin diye mi görevlendirdin?
Kitapları ki adaleti, sevgiyi, saygıyı, hoş görüyü emreden kitapları,
Her satırı harf harf, hece hece adını nakşeden kitapları,
Fakir halkın malına, canına kast edin,
Sivil asker ayırmayın katledin, diye okumuş bunlar Allah’ım!
Şimdi biliyorum,
Silahın kurşun attığını,
Ama benim oyuncak silahım bile olmadı!
Suçum ne Allah’ım.
Suçum ne,
Evimden yurdumdan ayrı,
Bir kampın ortasında aç, susuz hasta yatarım.
Anneme bile sarılamıyorum.
O kadar eridi işte kollarım,
Tutmuyor ki,
Bu ayaklarla bir daha ben nasıl top oynarım.
Afrika, ağaçsız bir orman,
Yetmiyor gibi içimizdeki yamyamlar,
Kan kokusuna dolanıyor etrafımızda sırtlanlar,
Ve biz emperyalistlerin pençesinde çaresiz,
Melül melül bakan ceylanlar gibiyiz.
Allah’ım hangisini sayalım pek çok derdimiz,
Düşmana vicdan ver bize feyiz…
Onurumuzu olsun kurtar,
Avcıya değil, sana kalalım minnettar!
Necip Zeybek
Kayıt Tarihi : 17.2.2020 21:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir daha önce yayınlandı ancak içinden bazı bölümler çıkarılarak yeni bir düzenlemeye gidildi.Bu şiirden koparılarak yeni şiir haline getirdiğim şiirleri "Bitik Afrika" " İmtihan ", "Muhacir" "Müslüman'dan Terörist Olmaz" adlarıyla sizlerle paylaşacağım.
![Necip Zeybek](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/02/17/afrikali-bir-cocugun-feryadi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!