Bana aşkı anlat dediler;
Baktığım her yüzde sen vardın
Ve duyduğum her seste...
Dudaklarımda ismin
Kollarımda hasretin
Seni arıyordu boşlukta ellerim
Gözyaşlarım kalbimin üstüne,
..
Pencereme konmuş bir saka kuşu,
Cik cik edip durur her seher…
Anladım, baharı müjdeliyorsun güzel kuş,
Ne olur gitme…
Ne olur gitme,
Ülkeme gelsin bahar…
..
Sarhoşluğumuzun ikindi vakti,
Rollerin değişildiği yeni bir sabaha daha uyandığımızda,
Bizim evin arkasındaki,
Harabe olmuş kömürlüğe bakardı gözlerimizin penceresi.
Meyhane pilavı eşliğinde dibine vurduğumuz bir büyüğün,
Hatırı sayılır bir meblağ da bıraktığı bir ton acı.
Kalbin çiğ kalmış hamurunu yoğururdu sancı.
..
İnsanlık için kimyasına karıştık evrenin.
Kuşandık tuzunu,terini emeğin
Anlatsam kitaplara sığmaz hikayesi
Ömür ve yaşamla ölçülür endazesi.
Dönüştürürken genlerini doğacak bebeğin
Açtır kocaman karnı dünyanın.
Istakoza,havyara hevesi mutluluğun
..
söz söyle arkadaşım, isyan edilecek an değil
dizlerini görsem, tarif edilir an değil
bizimkisi meşk aşk değil, geçmişiz kapıdan
geri dönülür sanma
bunun adı isyandır ama
söz söyle arkadaşım, isyan edilecek an değil
görmeseydim çıplak ayakları
..
yağmurda yağar...
inançlardır şimdi yitirilmiş olan,
benim içimde,herşeyin dışında kalan...
..
Gülistana girdim kokmuyor güller
Diken bir hoş olmuş bülbül yastadır.
Kurumuş ırmaklar denizler göller
Lale boynu bükük sümbül hastadır.
Sarmış her tarafı ayrık otları
Kurtçuklar paylaşmış enfes dutları
..
Tam gün mesaiye başlayamadan,
Yol gözükmüş, Kenya Yolcusu’na,
Gönlünce bizleri taşlayamadan,
Yol gözükmüş, Kenya Yolcusu’na.
Düşünürken iyi olur hem de yakın,
Hayalen oturmuşken Konya’daki tahtına,
..
Atlas Okyanusu ya da diğer adıyla Atlantik.Büyük Okyanus’tan sonra en büyük ikinci okyanus.Bir zamanlar tek parça olan ata kıtanın bölünmesiyle oluşmuş aynı zamanda Avrupa ve Afrika kıtasını da Amerika kıtasından ayırmıştır.Akdeniz,Kuzey Denizi ve Baltık Denizi ile birlikte 106.2 mil kilometre kare alana sahip devasa bir düş gibi.Yeryüzünün beşte birini kapsar.3314 metre ortalama derinliği vardır ve en derin noktası Porto Riko Çukuru’dur.
Aslında atlas okyanusunu anlatmak için cümlelerin karşı konulmaz bir isyanı gerekir.Okyanus görünmez bir güç tarafından cezalandırılır gibi uçsuz bucaksız ve alabildiğince ürküten bir sessizliğe sahiptir.Gözleri telaşa sürükleyen bir esrarı vardır her zaman.Yolu ordan geçen her denizci bu psikolojiyi bilir.İnsanın belleğindeki düş ve hayalleri kırılma noktasına getiren gerçek ile rüya arasında bir yerdir.Burdan geçenler sonsuz bir evren içinde ne yana gideceğini bilmeyen bir soruya dönüşür çok geçmeden.Hayat ile kavgasına tam anlamıyla bu okyanusun üzerinde tutuşur.İnsanın,insan okyanusunda hangi fırtınalarla karşı karşıya olduğunu en iyi o dalgaların üzerindeyken görebilir.İnsanın kendisine tanıklık ettiği gizemli sulardır.Mavi rengini cömertçe çaldığı gökyüzünden alırda biz suyun kendisini mavi sanarız.Tıpkı bir düşü gerçek saymak gibi.Ya da bir şiirdeki hayali kadına aşık olmak gibi.
İnsanoğlunun kendisiyle hesaplaştığı dahası barış için savaştığı bir gün okyanusun üzerinde bir çığlık kopmaya başladı...Milyonlarca kuş havada daireler çiziyor,sarhoşmuşlarcasına uçuşup duruyorlardı.Attıkları o garip çığlıkları o devasa Atlantik Okyanusu’nun karnını yarıyordu...Sular yarılıyordu.Okyanusun gşkyüzünden çalığı mavisi yarılıp titriyordu.Girdaplar oluşuyor,azgın dalgalar kahkaha basıyordu sanki.Kuşlar öyle yüksek bir sesle çığlıklar atıyordu ki sesten etkilenen küçük bulut adacıkları hızla sürükleniyordu gökyüzünde.Kendi çığlıklarının ağırlığına ve onca kattedilen yolun verdiği yorgunluğa dayanamayan kuşlar kendilerini okyanusun tanımlanmaz bir canavarın ağzı gibi acık o dev dalgaları arasına atıyorlardı.Cesaret bu anlaşılması zor doğa olayını anlatmaya yetecek anlama sahip değildi...Kuşlar son bir hamle ile yaşamlarını bir bilinmezliğe kurban eder gibi okyanusun azgın ve korkunç dalgalarına çaresizlikle teslim ediyorlardı.İntahar edip ölüyorlardı.
Bu olaya uzak yakın bir çok denizci insanı tanıklık ediyordu.Bu tanıklık anlam verilmeksizin yıllarca devam etti.Kuşların bu cesur intaharlarının nasıl bir anlamı vardı? Birbirini katletmeyi,birbirine sorun yaratmayı aklının marifeti sayan insanoğlu bir şey yapamıyordu.Olayın en yakın tanıkları balıkçılarsa bu gördüklerine tek bir anlam veremiyorlardı.
..
Bir erkeğin hayatı 2 ye ayrılır derler. Askerden öncesi ve askerlik sonrası diye.
Öyle olmadığını anlarsın, içinde yaşayınca askeri darbe tadındaki ihaneti..
Ve sonra başlar yaşama zorunluluğu en zoruda budur işte.. Bilinmez yaşamak için aldığın her nefesin, içinde kasırgalar yarattığını ve ne varsa kaydedeğer herşeyi acımasızca söküp parçaladığını. O nefes, nazi kampına giren ama cesedi dahi çıkmayan ölüm mahkumları gibidir, beklersin söktüklerini çıkartsın diye, sorarsın sabun bile olmadı mı?
Geçmişi düşünüp durursun.. Nasıl yapar bunu bana (lar) yoğunlaşır, iç kulak intihabı olacak kadar.Ve hiçbir ilaç temizlemez o intihabı, kezzap bile gelir akla temizlemek için ama ne fayda.. Sonra hatırlarsın darbe öncesi günleri.
Afrika köleleri tadında bir hitap düşmüş yuvana gelirken görürsün onu, karıncalara ikiz kuleler gibi ürkütücü gelen topuklu ayakkabılarıyla geçmesini. Cadde üzerine kurulmuş asvalt Enstrümanı ile batı ritimleri çıkar yürüyüşünde.
..
Gözlerinin ayasında ışığı gördüm
Gözbebeklerindeki bam teline vuruldum.
Saçlarının taranışı bir başkaydı.
Beni uzak diyarlara götüren,
Latin Amerika ve Afrika dahil.
Taşralardan kentlere uçan martılardı sigaramın dumanı.
..
Usul usul birikir en kuytumuzda
Köhne duyumların beslediği
Kemer kemer sularla akan günahlar
Buyrukla inince dolu beyaz giysiler
Irmak ırmak güneşe varmak ister
Takatsiz kalır da sade bir deniz olur
Rüzgarın yüzü bu kadar mı bet
..
karanlıklar yutarken geceyi
aydınlık fışkırır ağızlardan
gece kokulu cümleler yürür dillerde
ağızlardan lav gibi fışkırırken harfler
zalimleri önüne katıp kovalar mısralar
bir tetik çekmeden vurulur ebrehelerin ordusu
kalp güdümlü ses bombalarıyla
..
SİZ AYDINCIKLAR! ...
Talimat Sam Amca' dan, paralar Soroz'dan;
Ziyadesiyle hoşnutlar, Gül' ün korumasından...
Vatan savunmasını karalamaktan,
Çok mu gururlusunuz, siz aydıncıklar?
..
Kuran-ı Kerim'de Tin Suresi: “İncire ve zeytine ant olsun” diye başlar; “Ve Sina Dağı'na ve Emin Belde'ye” diye devam eder. Tefsir alimlerinin kimi, bu ayetlerde Allah'ın incir ve zeytin üzerine ant etmesini, bu iki meyvenin bin yıllar boyunca insan hayatı için hem gıda hem ilaç hem ticaret malı olmasını gösterir. Bu yüzden de incir ve zeytinin, meyvelerin en mübareklerinden olduğunu kabul ederler. Sina Dağı civarında ve Emin Belde denilen bölgede incir ve zeytinin bolca yetiştiği ve bu bölgelerin insanlık tarihinde çok önemli bir yer tuttuğu da yazılı bir tarihi gerçektir.
Zeytinle ilgili en bilinen mitolojik hikaye, Partenon alınlığında bulunan kabartmalarda anlatılır. Hikaye; Athena ile Poseidon arasında geçen, tüm Atina bölgesi ve zenginliğini kazanmak üzere düzenlenen yarışmayı anlatır. En güçlü ve faydalı mucizeyi gösteren kazanacaktır; hakemse Zeus'tur.
Denizler tanrısı Poseidon, ahşaptan bir hayvan yaratır ve ona can verir; bu güzel bir attır. Athena ise topraktan yeni bir ağacı, zeytin ağacını çıkarır.
Zeus, tereddüt etmeden kararını verir: At savaş içindir, zeytin ise barış. Kazanan Athena olur.
..
Bir aslanın çenesinde asılı
Ölü bir ceylan değil
Sadece dünya
Binlerce ceylanın Afrika da
Rüzgâr gibi özgürlüğe koştuğu
Yerdir dünya
..
Bir altın çağdan düşmüş önümüze adımlar,
Saatler 'âmin' der ve dua okur tik-taklar...
Yetişmiş ardımızdan güller saçan küheylan,
Şimdi güneş gül yumak, mis kokar hep sabahlar,
Şükür Gülü Veren'e, şükür Gün Sahibi'ne...
Zamana tahiyyâtlar okunur dudaklardan
..
Barış hiç büyümemiş bir çocuktur.
İnsanların insanlardan ençok sevgdiği
Çocuklarındandır barış.
Masmavi bir deniz soyluluğunda
Hiç durmadan akar barış.
Bir uçtan bir uca,
Soluk soluğa.
..
İçi boşaltılmış insanlar
Sanki gölgeler yürüyor
Gözlerinin dibi boş rüyalar
Yakılan son meşaleler sönüyor
,
Şimdi çığırından çıkmış hülyalar
..
Paris yanıyor
elbet yakacaktı Afrikalı çocuklar
kendi gözlerinden bu kıvılcımı
Afrika Kıtası soluk alıyor Paris banliyölerinde
elbet tutuşacaktı çöller kan dolu avuçlarda
her yan açlık kokuyor
dişlenmiş parmaklar duruyor ekmeğin yerinde
..