AFRİKA ŞİİRLERİ

AFRİKA ŞİİRLERİ

Vahdet Mehmet Güneş

otuz asır önce
Zegma çingene kızı
üzüm bağında hüner elini
öğle güneşi yakmadan
severdi salkım hevenkleri
o kız şimdi Antep müzesinde
tepeden Fıratın gür suları
..

Devamını Oku
Münzevî Muhayyelât

bir asrın sonunda
bir diğerinin başında
tek çizgiyle değişen
tek noktadan çoğalan uzayan
gerginleşen genleşen
bir seremoni imiş meğer
yazgıma buhar makinesinin tesiri kadarmış
..

Devamını Oku
Mesut Öztürk

O insanlar ki;
Adaletleriyle ermeni neslini korudular.
Ermeniler ise onları kalleşçe sırtından vurdular.
Yetim çocuklara, dul kadınlara kan kusturdular.
Soykırımı yalanını fransızlarla birlik olup uydurdular

Bir zamanlar demokrasiye başkentim diyen,
..

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Yaşlı deniz kadar yaşlı gözleriyle baktı denize. Dolunay vardı. Gözleri yıldızlar kadar yakın olan kadının yüzü, yakamoz gibiydi. Yaşlı gözleriyle sarmaladı yaşlı gözlerini kadının.


Sadece şarap değildi dökülen gecede. Gecenin koyu kadehine akıyordu sevdanın kekre şarabı. Ve sadece şarap değildi kadını sarhoş eden. Sözcüklerin şarabıydı daha çok döndüren başını. Acının, özlemin ve sınanmaların imbiğinden damıtılan soylu bir içkiydi yürekten dökülen sözcüklerin şarabı.


Gece. Ve yüreği adamın bir tufandı artık. Sanki adamın yüreğine dökülen bütün çaylar, dereler ve ırmaklar taşmıştı, özlem dağlarının eriyen karlarından. Artık ne rüzgârda dağılan bir şeytan çiçeğiydi adam, ne de bir avukata ihtiyacı olmayan bir şeytan. Bir serseriydi gene, alıp başını giden. Ki alıp başını gitmelerin ustasıydı adam. Acıların gergefinde dokunmuştu kumaşı. Özlemlerin makasıyla biçilmişti. Ve her aşkın sonunda, alınmıştı boyunun ölçüsü. Şahittir bütün bunlara acemi mezuralar ve hoyrat terziler.
..

Devamını Oku
İlhan Arslan

Ölümü ölenler mi yaşıyor sanıyorsunuz
Afrika' da Afganistan' da Türkiye' de
Açlığa sefalete terk edilmiş çocuklar
Günde kaç defa ölüyorlar

Aşevleri lokantalar önünde
Küçücük sandığı başında
..

Devamını Oku
Nurten Tarım

Binlerce asırlık dünyayı
Botoks yapıp 18 lik gelinlik giydirdik
Gerçekleri görmemek için
Rüya gibi yeni yıl dedik
İçelim unutalım içtikçe kuduralım
Deprem enflasyon
Irak’mış Afganistan’mış
..

Devamını Oku
Dinmez Er

Al görmüş boğa gibiyim bugün
Dehşete kapılmış burnumdan soluyorum
Gözlerim kan çanağına döndü
Kara cama bakıyorum gözümü kırpmadan
Okyanus da gökdelen boyutlu dalgalar
Kabarmış geliyor sallanan sarsılan adalara
Renksiz göğün altında dağ, taş alt üst
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

17] İşte bu tabu ve totem kılışların temelindeki, aidiyet eşme ile ait eştirme ritüellerini, yine bir başka ritüele; kutsanma, vaftiz etme, sünnet etme, evlilik kurma, kurban kesme gibi kutsal törenlerin ait eştirmesine, dönüştü. Bu nesnel bir dönüştürme idi. Bu dönüşmenin çeşitli biçimleri şunlardır: dans törenleri, özgün ibadet biçimleri. Arınma merasimleri, günah çıkarma seremonisi gibi törenler ve bayram günleridir ki, bayramlar; bağış dilek günleridir. Bu somut kurumsal ve tinsel olan anlamalar, oluşan yeni ittifakları, totem bağcı adına kutsanma tören ve ritüelleridir. Bunlar ayin seremonilerine dönüştü.

Bu tür anlayışlarla formüle edilen, ata soylu totem aiti inanışlar, mevcut işlevi ile kendisinin hala bir aidiyet eştirme formasyonu olduğunun ipuçlarını, daima bize vermektedir. Örneğin, Hz İsa'ya aiti olan kişilerin, suya daldırılmasına değin yapılan vaftiz törenleri vardır. Bu vaftiz töreni Hz İsa'dan binlerce yıl öncesinin, toplumlar aidiyetçe kurumsal ilişkilerinin, kendilerinden sonraya aktarma uygulamasıdır.

Yani tabu ve kutsal totem anlayışı, bilinmezlikleri bilinir yapıyordu. Bilinmez olanın verdiği tedirginlik korkusundan insanlar, bilinir olanın, totem güvencesine sığındırılmıştı. Totemin aidiyetçe aşinalığı, üyelerin birbirini tanımalarına yol açıyordu. Yine üyelerin birbirine yaklaşmalarına, üye kişinin nasıl davranacaklarına ilişkin tavırları bilmenin güvencesine aracı oluyordu. Totem koruyuculuğu, kendi üye kişilerini birbirine dayanıştıran alışmaları, sağlıyordu. Aynı ata soy totem aiti olan kişiler, kardeş eşmeyi ve birimiz hepimiz, hepimiz birimiz olmayı, tutum aşıyordular.

İlk çağlardan günümüze totem gibi bağcı ve ilişkin aracı, çok önemlidir. Artık değişken aidiyet eşmeler, hep aracı ile olacaktır. Som gerçekliğe, örneğin; Güneş'e bile doğrudan, direk bakıp anlayamazsınız. Güneş'i ancak aracılar ile dolaylı bakaraktan anlamlı, anlaşılır yaparsınız. İşte kutsal olana da ancak böylesi bir tavırla, doğrudan bakılamazdı. Kutsal olan bir Nur’du. Nur’a da ancak bir aracı ile bakılırdı.
..

Devamını Oku
Vahdet Mehmet Güneş

Alimlerin nasihatı!
Bir duadır.yalvarma
Afrika altınından paha
nasihata nasibi olmayandan
gönül yarasından litre kan akar
nasihat bir yıldızdır
onların sade sarayında
..

Devamını Oku
Vahdet Mehmet Güneş

gidiyorum beklemeden güzerğahıma
yalnız olmadan karasevdam canımda
bir coşku çağlayanı var
benliğimi rahat bırakmıyor
her ihtiyacı alıp götürmeyceğim
gayem gezi son limana
yalnızca amcazademin parası ve sevgilim
..

Devamını Oku
Vahdet Mehmet Güneş

Ben ailemi
kaç ülke gezerek
mutlu etmişim
dargın olsamda yıllara
benden neler çaldıklarına
kaç gün kayboldu
giden, tutulmayan sene
..

Devamını Oku
Ali Uzun

Yar bunca hasretlik ayrılık niye?
Gönlümün avazı sesim duy maral.
Can sanma inatlık meziyet diye,
Elini vicdana kalbe koy maral.

Yıllar geçti, asır oldu sormadın,
Nerede, halim ne gelip görmedin,
..

Devamını Oku
Hatice Kübra Tığlı

İnsanlar yoksul, çocuklar aç.
İnanın bir lokma ekmeğe muhtaç.
Yalvarırcasına bakıyor bize,
Kocaman açılmış simsiyah gözleriyle.
Farkında mıyız bu sessiz çığlığın?
Farkında mıyız inleyen dudakların?
Kuruyan, çatlamış, mecalsiz ellerin.
..

Devamını Oku
Ahmet Tufan Şentürk

Bir şarkı söyleyelim hep bir ağızdan
İnsanlıktan, sevgiden, barıştan yana
Yeter bu acı, gözyaşları bitsin!
Bitsin bu sonu gelmeyen kavgalar
Bitsin bu korkular, bu tasalar bitsin!
Bir şarkı söyleyelim hep bir ağızdan
Çınlasın yeryüzü, denizler, gökler
..

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Çimene bir gülüş düştü.
Doldurulamaz yeri!

Ve nasıl yitirecek kendilerini
Gece dansları? Matematikte mi?

Nasıl da saf sıçrayışlar ve sarmallar -
..

Devamını Oku
Murat Duman

Bu millet, ne yiğitler, yetiştirdi çağlarca,
Gel sayalım dünyayı yarısı bile değil,
İnanmazsan ey gafil, tarihim var dağlarca,
Liderim diyenlerin hepsi birisi değil...

Gemileri dağlardan birer birer aşırtan,
İki yüz bin düşmanı yirmi binle şaşırtan,
..

Devamını Oku
Yüksel Nimet Apel

Bu seferki şiirimin adı, not olacak
Ne mektup yazacağım sana,
Ne bakacağım fotoğraflarına,
Yarın bu şehirden ayrılacağım....
Beni boşuna hiçbir yerde arama
Anahtarları üst kattaki,komşuya bırakacağım.
Söyleyecek sözümüz kalmadı birbirimize
..

Devamını Oku
Recep Parlak

Afrika dan estirilen şu rüzgar,
Haklar mı, getirdi Düş mü getirdi.
Baharı geç; Güze bile razıyken,
Bombalarla yağan kışmı getirdi.

Ölüm yağıyorken, havadan yerden,
Kimler geçti, Kimler geçmedi serden,
..

Devamını Oku
Vahdet Mehmet Güneş

sevda sevgiliye önce kolay göründü
sonra müşkülleri savurdu umutlara
bitmeyen iki tarafı çiçek yollarımızdı
kuş yürek kedere teslim oldu
kısa zamanda olsa-mevsiminde
yol -sevgili düşkünleri yolun uzağında
sevgiliye giden güzergahlarda istarahat olur mu!
..

Devamını Oku
İsmet Develioğlu

Kırmıtlı İlköğretim Okulu

Sabahları müdür yakar sobayı,
Öğretmenler süpürüyor odayı
Siliyorlar sıralarla masayı
Bizim okul böylesine bir okul.
*
..

Devamını Oku