Koca bir duruşa tanık oluyor zaman
Amma görmüyor duymuyor insanlar
Afrika afganistan filistin ve ırak
İnsanlık dediğin medeniyetten uzak
Bir yok oluşa tanık oluyor zaman
İnsani değerlerin yitirildiği
..
Nerden geldik nereye gidiyoruz
Ne amaç ne de yol
Bataklıktan çıkamıyoruz.
Bazen yürüyoruz yanlış sahiller de
Akdeniz ,Karadeniz sanıyoruz
Ters yönde ilerliyoruz
..
Transvaal'a ilinilik yerilinleşenler,
Hollandalılar olunulunmuştu.
Daha sonra İnilingilizler,
Buraya yerilinleşenlere
Bağımsızlık tanılıdılar.
Pretorius'un liderlik
Edilindiği devlenilete
..
Büyük problemler var demektir ruhunun derinliklerinde. Gecelerin artık züldür sana. Ne diğer insanları düşünürsün bir nebze, nede kendini. Sadece aslolan sen ve egondur. Yirminci Yüzyıla damgasını vurmuş diktatörlerin hepsinin yürekleri soğuktur. Belgesellerde izleyin bakın bana hak vereceksiniz. Hepsi buzdolabı suratlı adamlardır. Hiç kahkahalarla gülenini gördünüz mü? Onları normal insanların yüzbin kişisinin içinden seçersiniz...
İnsanın sıcak kanlı olması her ne kadar tamamen kendi elinde değilse de, insanın kendi kendini geliştirmesi ile karakterine olumlu eklemeler yapabileceği de bir gerçektir.
Yüreğin üşüyorsa, dünyanın çeşitli yerlerinde olan katliamlara bunu solcular yaptı, onu sağcılar yaptı, şunu kökten dinciler yaptı, onlar faşist, bunlar komünist diye bakarsın. Ama temelde ölen insandır eti ile kemiği ile, duyguları ve düşünceleri olan bir canlıdır...
..
şatafatlı yerlerde durmazdın
nerede kırık-dökük kır kahvesi varsa
işte orada daha mutlu olurdun
kenar mahallelerinde, asırlık ağaç dipleri
yüzleri kavruk bu insanlar
yalınayak çocuklar ve yarı çıplak
nedense hep içinde hüzün bırakırdı
..
Kimi yolcu olmuş kimisi hancı.
Kiminin kalbinde menfaat sancı.
Kimi deyirmenci kimi fırncı
Ekmeyinde çaldı deninde çaldı
Bir toprak damı var altı hasırlı
Borcu sıfırlanmaz sonu kusürlü.
..
Ben de isterim Cenneti,
Her yanımda üç beş huri
Bir de doldurdularsa kevseri.
Ben de isterim elbet Cenneti
Unutur Afrika da,
Açlıktan ölen çocukları,
Ya da tecavüze uğrayan
..
bu dünya bizim değil farkındaysan. nasıl yabancı olur ki her şeyimize. neresinden durup baksak çok uzak. bir ad bulmakta önemli değil. kurgulanmış ve kendi akışına bırakılmamış dünya her ne kadar sessizce dönüp dursada, adı bilinmez dertlerin yanında, hani şu çocuklar varya, saçlarını örtmeye çalışan, görünmesin günah diyen, işte onlardan öte bu dünyada başının üstünde bir çatı ve altında insanların dua edecek ibadethanesi yok.
öyle utanılmaz bir yerdeyiz ki, kötülüğün ve namussuzluğun zinciri, bu insan gibi görünen, bize engel oluyorlar diyen, yangın yağma kaçıp gidenler, gelip ellerimize sarılıyor. bak sen ve ben ve milyonlarca çocuk daha duları ağızlarından düşmeden, bir mermiyle selamlaşıyorlar yeniden ve halen ülkemde ölecek mi insanlarım, bir iç'ten dua etmeden.
evet bir çatısı olmayan, yakarır, yanarken ve dua edip secdeye duramazken, binlerce insanım var benim. ne ahlakın, ne adaletin, ne insanlığın sahip çıktığı. başlarını sokacak bir yer araken saç örtüsüne takılıp kalıyorlar yeniden. bak onların hiç bir şeyi eksik olmasın ama bizim daha 'duaevlerimiz' yok, geçtik saçı başı, bizim daha 'ibadethanemiz' yok. yağmur ormanlarında kağıdın gazetenin girmediği yerdekilerin var. afrika sıcaklarında yananların, binlerce metre yüksekte olanların ama benim insanlarımın halen duaevleri yok ve bu yüzden 'cem' edemiyorken, 'turnalar' gibi 'semah' dönemiyorken, nasıl gülerim bu yüzlere, nasıl ölürüm yeniden.
ben gitmek istiyorum, uzak olsun, dili dilime benzemesin, hangi renk olursa olsun ama illa insan olsun ve gelip sorsun 'ey insan en son ibadethanende ne zaman dua ettin' kapatayım gözlerimi ve düşüneyim elimden alınanı ve utanarak diyeyim ki 'bizim ibadethanelerimiz yok' ama söylemeyeyim, çünkü inanmazlar ve derler ki, 'siz ağaçsız, siz betonsuz, siz kiremitsiz bir yerdemi yasıyorsunuz. peki sizin buzdan kalıplarınız, metrelerce boyda ağaçlarınız yok mu' ve belki de derler ki,' bir mağaranızda mı yok ' biliyorum gülüyorsun ama benim ve insanlarımın henüz ibadethanesi yok. biz o yüzden sarılıyoruz koca dünyaya ve insanlar anlasın diye o yüzden sarılıyoruz insanlığa. farkındayım fazla iyi olmak öldürüyor insanı ama şayet inandıkları varsa, orada hesap sormak isterim bu vicdansızlığa.
..
beni yargılayan kış günlerimin gülüşsüzlüğün olması
gölgeli dağ olmuş ellerimiz birleşmiş öykümüzce
ağlar kurda kuşa yem ederiz öfkemizi gerisi suskunluk yaralı
beni bıraktığın dallarında susmuş ırmaklarım
tir tir çocuk ağlayışı sarmalanır oramda buramda afrika olur kaşların kirpiklerin
köpük köpük sızlar yüreğimde nasırlı güncemiz kadersiz
istediğin bahtımın günsüz güldestesi kapkara
..
Biz Mustafa Kemal'in elleri...
Biz gösterdik ordulara ilk hedefi.
Kocatepe'deydik, bütün hışmımız üstümüzde,
Bütün kuvvetimizle atıldık ileriye...
Biz Mustafa Kemal'in elleri...
İzmir'de biz sildik o açık alnı.
..
Kıymetli Dostlar!
Şu Afrika atasözünde ki mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Her sabah Afrika'da güneş doğarken bir ceylan uyanır. Bu ceylan en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşması gerektiğini, aksi halde ona yem olacağını bilir ve hayatının devamı için otlarken bile çok dikkatli ve tetiktedir. Yine Afrika'da güneş doğarken bir aslan uyanır her sabah. Bu aslan en yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa aç kalacağını çok iyi bilir. Aslan ya da ceylan olmanız hiç fark etmez. Önemli olan güneş doğarken sizin KOŞUYOR olmanızdır.”
İşte başarıya götüren sır, uyanık olmak ve hayat koşusunu hiç bırakmamaktır.
..
Hayatımın bana hükmü bu, suçlu; Kalbim
Mahkum olan zihnim, O’na mahpus
Duvarımda, bir çizik ve üç nokta
Yatağımın çukurluğu uzun zamandır soğuk
Onsuz günler, göz kapaklarım firaklar da
Varlığından, yokluğuna kalan hatırası, İnfial.
Onsuz artık bendeniz;
..
Dahil olmaya can attığımız Avrupa Birliği'nin en gözde ülkelerinden olan Hıristiyan Danimarka'da, anayasalarına aykırı görüldüğü bahanesiyle KURAN-I KERİM'in okutulması yasaklanmış, CAMİLERİN KAPATILMASI için karar alınmış, gerekçe olarak da İSLÂM'IN ŞİDDETİ EMRETTİĞİ öne sürülmüştür.
Bağnaz Danimarka, acaba HAÇLI SEFERLERİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR? BAŞKA DİNLERE SAYGI DUYUYOR MU? İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI DUYUYOR MU?
KARİKATÜR OLAYI DA ŞİDDETİN DANİSKASIDIR! ..
DANİMARKA ve TÜM AVRUPA BİRLİĞİ YÖNETİCİLERİNİN DİKKÂTİNE! ..
..
Yaşamın mimarı olan önderler nadirdir. Bugün ‘yaşamın mimarı’ Batı medeniyetinde ‘Yönetici’ diye anlatılıyor olsa da, Allah her yüzyılda bir dahi yaratıyor diye güzeller güzeli Mustafa Kemal Atatürk’ü anıyoruz aşkla. Terimler davranışları belirler. 21. Yüzyılı adımlıyor olduğumuz halde, anlaşılmıyor, anlamaya yanaşılmıyor tavrını takınıyor insanoğlu. Günün 24 saatini meşgul ettirmedikçe yaşamdan zevk almayan bu gönlü boş insanlar, ruhunu boğarak ancak, ruhsal hasta olarak sömürüyle beslenmeyi yeğler… Ama, ‘yaşamının mimarı’ kavramını Yahudi uşaklığı tadıyla Batılıların iyi tanıyan, iyi bilen oldukları inkar edilmez. Üç bin yıldan bugüne taşıdıkları küresel paranoyaklığı dünyaya leş gibi saçıyorlar.
Terimlerin sözcüklerde anlamı giderek yozlaştırılıyor. Günlük sohbetlerde kullanılmaması için yeterince meşgul ediliyor: yenilik diye sonu gelmez olur olmazlığı uygulatarak, hatta ‘post modern’ terimi ile cazipleştirerek, para kazandırmaya özendirme ile, ithal mal tüketiciliğine alıştırma ile vs.… Çünkü, alışkanlık başlayınca borçlanmış olarak köleliği başlayacaktır. Sosyal yardım, işsizlik parası, çocuk parası, kadına annelik aylığı vs. ile iş arama, çalışma hevesi uyuşturuluyor. Oysa bütün bu güzellikler gerçekten bir medeniyet olabilirdi. Teknoloji de öyle. İnsan yaşamına kolaylık sağlama amacı yerine vahşet, dehşet, soygunluk, hastalık saçıyor, kolera, veba hastalığından daha şiddetli kırıp geçiyorlar insan topluluklarını. Bir tür doğal kaynak alış-verişi sanki…
Afganistan, Irak, Afrika bu felaketi ebediyetine vahşet yaşıyor. Ülke toprağının yer altı kaynakları hızla kontrole alınıyor. Gürcistan örneğinde siyasetçi şebeke organizesi halkını sindirmeyi başardı. Sindirmeye ülke gönüllüleri olarak AB, ABD’de ders bile almışlar.
Bir taraftan sömürü haklarını koruyorlarken, diğer taraftan boşalta boşalta hem yakınlaşıyor, hem daraltıyorlar çemberi, Asya çepeçevre sarılı… İnsanlıktan bu kadar nefret etmeyi öğretmeye Yahudi başarılı oluyor da, biz insanlığı öğretemediğimiz gibi, insanlığı yaşama faziletinden uzaklaştırılıyoruz; ilk 50 yıl yavaşça sokuştular, şimdi düpedüz ve insanın yüzüne baka baka sırtarıyorlar ahlaksızlığı… Türk milletini bu uşaklığa alıştırmaya üç bin yıldan beri uğraşıyorlar, bu yüzden sırtarıkların içimizden çıkması doğal. Bu sırtarıkları hoş görmeyi doğal bulmuyorum. Günahsız binlerce yuvayı acılara boğmalarının nesi hoş bulunuyor anlayamıyorum. AKP’den sanki farklıymış gibi, MHP çirkin hevesi ümitlenmekten ve başkanlarından arınmalı. Baykal da rahat bıraksın artık Partiyi. Satılmadık yanları kalmamış eski siyasetçiler: Çekin elinizi. Toprak bedeninizi kussun, Allah ruhunuzu güneşin ateşine sürsün…
..
Atsak da rengimize istinaden çentik
Aynı vücut diline müsaviyiz, identik
Kendine cezp etti, zenci sevgilim
Arada ki deri farkını birlikte yendik
Kuraklığın makûs kaderi Afrika
İşgücü var, kurulmuyor fabrika
..
yalnızlık ateş
insana eş
eğer kutuplarda
eskimo olsaydık
afrika çöllerinde
fakir bir kabile
..
Gözünüz aydın ey insanlar!
Elinin altında açılmış bekler tüm kitaplar
Ve bu kitaplar için, kesilmedi hiç ağaçlar
Bu nimeti iyi bilelim, göz var, izan var, Allah var! !
..
Hayalimdeki sevgili Diyarbakır 'dan
Vuslat şehrinde orkideli evimde
Afrika sarmaşığıdan daha kalın
Bütünleşmişiz renk dünyasında
İki sonsuzluk arasında abanmışım aşk merdiveni gibi
Bitkin düşmüş nefesimiz
Bir aşk terennümünün ateşinde
..
Hazır mezarın ölüleri başında bekleşmezken
Ve suyun eline hiç bir atıklaşmış minarel
Bulaşıklı sular dökülmemişken
Kronik klor, karbonoksit, kurşun bilmem ne püskürtülmemişken
Damlasını kanmak niyetiyle yudumlanan hayata
Sudan başını uzatıp ilk önce Afrika kıyılarında karaya çıktı
Önce orda baktı tatlısına tuzlusuna
..
Sensin yıllardan beri bir saygılı Avrupa Ülkesi
İlklerden bu yana senden gelir insan hakları sesi
Sendeydi Hürriyet heykeli Nevyork'tan gelir şimdi sesi
Boş musun,hoş musun anlayamadık ey! Fransa...
Adını Dünya bilir Afrika başta olmak üzere bilhassa
..