Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana 'sen bir şairsin' dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Dün de yorumcular günün şiiri ile alakalı geçen sene bugün bu şiir yayınlandı demişlerdi ve sağ olsunlar sonra şiir kaldırıldı Bu da benzer bir şiirse boşa zahmet etmeyin yarının şiirine geçen senenin arşivinden bakarız.
Şairimizi rahmetle anıyorum. Kurulumuzun emeğine sağlık. Saygılar.
"Sevda", yeni dilde ve lisan-ı tıp'ta adına "Melankoli" denilen çok tehlikeli bir akıl ve ruh hastalığının eski dildeki adıdır ki, daha ziyade "kara sevda" diye isimlendirilir.
Hayırlı, meşru, fıtri, makul ve baki olan sevgiler, Allah'ın kitabında Resulullah'ın da sahih sünnetinde beyan ettiği normal sevgidir. Bu iki tarifin dışında kalanlar ya sevgide ifrat etmek, ya da tefrite düşmektir vesselam.
Sevdanın kendine özgü diliyle. Demiş şair, elinde kandili yok belki, belki ışığı kör. Belki de bizden fazlasını görmüştür, Herkes ışığı kadar görür, er kişi bizim sığındığımız ışığında ötesini, görür görene gerek.
Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli adam toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkanı yoktu. O göz gözü görmeyecek kadar karanlık yerde file ellerini sürmeye başladılar. Birisin eline kulağı geçti, “ Fil bir oluğa benzer” dedi.
Başka birisinin eline ayağı geçmişti, dedi ki: “Fil bir direğe benzer.” Bir başkası da sırtını ellemişti. “ Fil bir taht gibidir” dedi. Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu. Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif. Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı.
Duygu gözü ancak avuca, ancak köpüğe benzer, avuç bütün fili birden elleyemez ki!
Sonu biraz alengirli olmuş....
Hep şiir yazacağım sana demiş rahmetli...
Ruhu şad olsun
güneye havalanma zamanını kaçırmış sanırım.
Kabirde ve ahiret aleminde dünyaya ait ışık bulunmuyor Hamfendi. Oralarda sadece ve sadece göklerin ve yerin nuru olan Allah'ın kendi nuru/ışığı bulunuyor. Ondan da ancak, dünyadayken ona kul, Resulüne ümmet olanlar istifade edebiliyor. Ayrıca o alemde Allah'ın izin verdiklerinden başkası konuşamıyor. Onlar da ancak doğruyu söyleyebiliyorlar.
Hayırlı çalışmalar.
"Ölüm, seni mi düşünüyorum ne bugünlerde
İpekli bir mendili katlar gibi durmadan
Sesini mi duyuyorum en çok
Dünyasızlığın sesini.
Ben çiçekler zamanında doğmuşum
Islak bir gökyüzü zamanında
Ve annem olmamış gibi doğmuşum
Sesini yakından tanıyorum.
Bıraktım anılarımı yan yana dizip
Tam şuralarda bir yerde duruyorum
İstersem yapabilirim
Su diplerindeki esrikliğime güvenip"
Işıklarda uyu değerli şair. Ruhun şad olsun. Sesin sonsuzluğa ulaşsın.
Düzeltme ve özür: Bir önceki yorumumda, " Bu da, dinine, diline ve tarihine bigane kalmayarak, onlara benzememekle mümkün olur" diyecekken sehven "Bigane kalmakla" demişim. Düzeltir özür dilerim.
Kabirde ve ahiret aleminde dünyaya ait ışık bulunmuyor Hamfendi. Oralarda sadece ve sadece göklerin ve yerin nuru olan Allah'ın kendi nuru/ışığı bulunuyor. Ondan da ancak, dünyadayken ona kul, Resulüne ümmet olanlar istifade edebiliyor. Ayrıca o alemde Allah'ın izin verdiklerinden başkası konuşamıyor. Onlar da ancak doğruyu söyleyebiliyorlar.
Hayırlı çalışmalar.
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta