Adresi belli mektuplar – II
Kırıksa kalem..
Sana yazdığım dizelerin sıcağında ısıt ellerini..Düşlerinde eksik kalan rengi tamamlar diye bir avuç mavi gönderdim sana yüreğimden..Bir parça da beyaz olsun istedim, bulut çaldım gökyüzünden..Zamansızlığın en ince ve hassas yerinden, rast gelen bir bakışla ve belki bile bile üstüne gittiğim bir aldanışla alnından öptüm ve üzerini örttüm gülüşünün..Gitmem gerektiğini biliyordum ve hatta telaşla camın buğusuna yazdığım ismini siliyordum..Ne garip dedim kendi kendime..
'Sensizliğe giden hangi yola sapsam, sonunda hep sana geliyorum..'
Beni aramanı beklemedim..Anlamandı beklediğim..Anlam/andı sadece buydu bildiğim.. Zaten bu yüzden değil miydi çıkmaz sokak yenilgileri..
'Ben hep bildiğim şeylere yenildim..'
Kırıksa kalem can havli cümlelerde susmuştur aşk..Sessizlik sensizlikle seviştiği an.. İmgesiz düşlerde kaybolan huzur.. Şimdi artık, ölebilirim…
……………………………………
Ayna’da kalan yüz…
Her zaman kendime kim olduğumu sorup durdum.Belki delilik senfonisi diyeceksin, ama gerçekti bu.Bazen bir türkünün içinde, bazen bir çocuğun kirli ve yırtık elbiselerinde, ne bileyim işte bir kadının yarım kalan düşlerinde aradım kendimi..İnsanlar yaktığım sigarada içime duman çektiğimi düşünürlerdi, oysa hep yalnızlığın, milyonlarca insan içinde ayakta ve dimdik duran yalnızlığın efkarını içiyordum.Küfrettiğim duvarlara çarparak geri dönerken sesim, biliyordum..Duvarlar hiç konuşmazdı ki..
Yüzümü yıkamak için gittiğimde rastladığım yüz, o hep aynı yüz mahmur
ve uykusuz gözlerle bakardı bana..Gözlerimin kenarından, dudağımın kıvrımından, burnumun üzerinden bana bakan dünün artıklarını telaşla yıkamaya çalışırken hüznün ve kederin ve sana bahsettiğim o yalnızlığın suya karışıp kanalizasyon hattında gidişini beni terk edişini dakikalarca hayal ederdim.
Sonra ceketimi, sehpanın üzerine koyduğum cüzdanımı, sigaramı, çakmağımı yanıma alır ve kendimi daha iyi hissetmeye çalışarak sokağa çıkardım.Ve her seferinde aynı şey olurdu.Dakikalarca yıkadığım yüz, ayna da unutulurdu..
Her şeye yeniden başlardım…
…………………………………
Sokak ayrıntıları…
Elimde değil işte..Bazen ciddi olamıyorum..Sokakta rastladığım insanlara baktıkça bir gülmektir tutuyor ve bırakmıyor beni..Telefonda milyon dolar pazarlığı yapan adamın yanında olan ve elinde ayakkabı fırçası ve sandığıyla duran o küçük çocuğun kapkara yüzünü gördüğüm zaman başladı bu bende..Adam telefondaki sese “alıyorum” derken bir yandan pantolonunu çekiştiren çocuğa “istemiyorum” diyordu.Ne çocuğu def edebiliyor ne de telefonu bırakabiliyordu.İkisi de kar peşinde idi.İkisi de inadından vazgeçmiyordu..Çocuk olmakla adam olmak arasında bir fark olmadığını görünce rahatladım..Çünkü ben hep çocukluğuma dönmek istiyordum..
Adam kadının gözlerine bakıyordu..Kadın adamın elinden tutmuş boğazın derin sularına dalıp gitmişti..Arka masada iyi giyimli, saçları ve yüzü boyalı bir başka kadın gülümseyerek onları izliyordu..Yalnızdı..Derken bir süre sonra kadın eşyalarını masanın üzerine bırakarak.İhtiyaç bahanesiyle tuvalete doğru yöneldi.Bir kaç saniye sonra sevgilisinin elinden tutan adam da aynı ihtiyacı kendisinin hissettiğini hatırladı ve o da kalktı..Beş dakika sonra aynı zamanda geri döndüler ve gülümseyerek mutlu bir halde kendi masalarına oturdular..
“Biliyorsun sevgilim..” dedi adam..”Seni çok seviyorum..Ve seni her şeyden çok istiyorum..Yaşadığım hayat boyunca sana sadık kalacağıma şerefim üzerine yemin ediyorum…”
“Bende sevgilim..” dedi kadın..Gözleri hala boğazın sularına dalıp gitmiş halde..
Bir martı geldi..Ceketimin üzerine pisledi..Kahkahalarla güldüm…
Emekçi kardeşlerinin haklarını savunduğunu söylüyordu adam heyecanla..Direnmenin erdemin insan olmanın övgüsünü yaparak..Genç yaşta hayatın gerçeklerini idrak etmiş kızlı erkekli grup slogan atarak destekliyordu konuşmayı..Sonra boyunlarına bağlı duran mendilleri
“cesaretle” burunlarına kadar çektiler..Sonra ellerinde tuttukları sopayla
park yapmış araçların camlarını kırmaya başladılar.Bir kısmı kaldırım taşlarını söktü yerinden.Bir tanesi sopayla çiçeklerin kafasını ezdi öfke ve kinle vurarak.Atılan taşlardan biri ayağıma geldi..Kahkahalar attım yine acıya boğularak..Eğlenceli bir gündü…
Bir mercedes yanaştı kapıya..İçinden siyah gözlükleri olan üç adam indi..İçlerinden biri arka kapıyı açtı..Uzun beyaz sakalı ve cüppesiyle yaşlı
bir adam göründü..Camiden içeri girdiler hep birlikte..Cuma vaktini eda ettiler huzuru kalp ile..Sonra el öpmek için insanlar sıraya girdi..Kiminin saçını okşadı yaşlı adam kiminin yanağını..Son sözü tam arabaya binerken söyledi..”Sabırlı olun mümin kardeşlerim..Kanaat sahibi tevazu sahibi olun..
Allah dünya saltanatını sevenleri hoş görmez..”
Sonra kapı kapandı..Ve hızla uzaklaştı Mercedesin içinde oturan yaşlı adam.Ardındakiler şöyle diyordu.. “Allah böyle kullarını başımızdan eksik etmesin..”
“Amin! ”
…………………………………………………..
Seni düşünmek…
Gecenin uykusuzluğuna kattığım yüzün, bir göz kırpması, bir dudak dokunması olup taşıyor kalemimden..Kalemin mürekkebi mavi, mavisi hüzün..Canım sıkılıyor yine işte..Diyorum ki bir yanlışlık var bu gidişte, ya ses’tin, ya sus’tun..Adın olmamalıydı bu serzenişte..
Seni düşünmek bir martının kanadında, ya da delice esen bir rüzgarın koynunda senle öpüşmek..Dudağımda dudaklarının tadı, ten kokusu..Yok yok öyle değil biliyorum..Seni sevmek, duman altı sevdalarda yaşanan..Kısa metraj bir düş avuntusu..
Ayık zamanların şerefine..Yine sarhoş oldum içmeden..Kapının önünden geçmeden uyku tutmuyor işte..
İyi geceler sensizlik……….
Uğur Deniz ÜlkegülKayıt Tarihi : 14.9.2005 22:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sevdanın yakışığı ..:)
ötekine gidiyorum ..
Kal dostlukla..
Mehtap
Kaleminiz hiç susmasın.Tüm içtenliğimle kutluyorum.
Sevgiyle kalın
TÜM YORUMLAR (4)