Ne ayran pazarı, ne yoğurt satan,
Yanık tenli çocukların kalmadı.
Ne saman pazarı, ne Vahap amcan,
Kasap pazarın yok, etin kalmadı.
“Yirmi beşe, şaştım bu işe.” diye,
Amcaoğlu buz satardı köşede.
İftar topu gözlerken süvüklerde,
Vartolu satmıyor, boyam kalmadı.
On kuruşa serinliği satarak
“Var eskimo varr” derdik sokak sokak.
Vici vici, yağlıyavan, karlambaç
Adları değişti, tadı kalmadı.
İyi bir meslekte olunca çırak,
Yükseltirdi seni azim ve merak.
Demirci pazarı artık çok ırak,
Balyoz sallayan az, usta kalmadı.
Höllük satar, zibil toplardı kimi,
Sokakta gezmiyor eşekli çerçi.
Ne keten boncuğu, ne Ezo emmi,
Boyacı Mustafa kepenk kapadı.
Değirmenci Abdo emmi rahmette,
Dink kapandı, göçtü bulgurcu Köse.
Besnili çulcudan, nacar Bekir’e
Tulumbalar sustu, kuyu kalmadı.
Ne pamukçu, ne de terzi pazarı,
Hallaç tarih oldu, nalbant kalmadı.
Tarihten yadigar, harabe hanı
Ustalar göç etti, meslek kalmadı.
Dans etmiyor kalaycının çırağı,
Dellal Sait satmıyor artık halı,
Bidonlarda litre litre gaz yağı,
Dört numara lamba artık süs malı.
Şehir-köy arası bir yaşam vardı,
Tezeği, bostanı, bahçesi, bağı.
Çakıllanmış yollar bir imtiyazdı,
Epa topuklarda çamur kalmadı.
Köylü ayran satar, sabah eşekle
Nahır toplanırdı mektep önünde.
Bağbozumu kazanda kaynar kelle,
Üzüm veren bir tek tiyek kalmadı.
Kebapçı Beko’nun meşhur kebabı,
Dolmagil’in fasulyesi, pilavı,
Kel Şükrü’nün kırk katmalı tavası
Çizzo kelle satmaz, paça kalmadı.
“Mübarek olsun”lu güvey sahrası,
Çeyiz sandığında pike sofrası,
Bıyıklı taksiyle gelin sefası
Siyah-beyaz fotoğraflarda kaldı.
Geçmişi özlemek nostalji ama
İnsanlığı saldık aynı zamanda,
Helaldi komşunun malı komşuya
Sevinç, keder beraberdi kalmadı.
Kayıt Tarihi : 19.7.2006 18:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne marul bahçesi kaldı ne üçgever suyu,
Ne kav yolunda üzümler, ne tas gibi incirler.
Hep yenik düştüler betona tükendi birer birer.
Ne suyu kaldı ne çamuru, aya gitsen ne yazar.
Buda bundan armağan eğer izin verirsen
TÜM YORUMLAR (3)