gece, iflah olmaz mızrak sancısı, saplanmadan önce yüreğime
bu akşamda dün akşamdan kalma, bir masa bulurum kendime
ölü sessizliği gibi içimde saklı, bütün hikayeleri alarak yanıma
otururum her zamanki gibi, manzarası en yoksul cam kenarına
karanlık basmadan önce…
(…karanlık basmadan önce,
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yalnız bırakılmışlık duygusunun acılı dili dizelere, hüzünlü bir duyarlılkla ve çok anlamlı yansıtılmış sayın Cevat Bey mutluluklar sizinle olsun!(10on)
Hüzün sessiz sessiz düşmüş imgelerle dizelere..........umut şerefe kalkan son kadehe kalmış harika dizelerdi hocam ...........saygılarımla
Şiiriniz çok güzel. Sessizliğiniz konuşurken sezsizliğinizin isyanı özlemi kimbilir belki pişmanlığı.Saygılar.
yine mükemmel kutlarım muhabbetle
Yine mükemmel bir calışma hocam antolojime aldım tam puanımı bırakdım efendim saygılarımla
Tebrikler Hocam, başarılı ve güzel bir eserdi.
Değerli usta kaleminizi can' ı gönülden kutluyorum hocam,anlam ve anlatımı harika olan bir şiire daha imzanızı atmışsınız,kaleminiz var olsun,selam ve saygılar.
Sensizliğim derken biri var ki ayrı kalınmış ve hasret formunda da olsa hayatınızda var. Bu da bir şeydir. Gerçek anlamda aşık-maşuk paralelinde hiç kimsesi olmayanlar var. Özlem duymak istese onu da yapamaz yani. Ne demişler? Beterin beteri var. Şekil 1A. Yürekten kutluyorum.
Cam kenarında, elinde kadehin yalnız başına düşlerken,derinden gelen bir plağın sesinde 'Giden gelir mi sandın, aldandın boşa yandın, yanma arkadaş, yanma arkadaş' nağmeleriyle kadehini yere çarpar, kaçarsın tenhalara. Daldım ben de bir an şiiri yaşadım.Kalemine yüreğine sağlık.10 puan, ant.
Şiiri okurken, 20'li yaşların son çeyreğinde ben ve Ankara geldi gözlerimin önüne... Garip ama gerçek bu!
Evet, ben ve Ankara... Gençlik Parkı/Ada Lokantası... Oysa Ankara'ya o sıralar 'deniz getirecek adamlar' yoktu piyasada! Ama bir 'Ada Lokantası' vardı!? Güzelim parkın orta yerinde bir gölet, gölete uzanan bir iskele! Ortada o sıcak ağustos günlerini serinleten koca bir fıskiye...! Suyun şırıltısını kesmiyen bir siyah plakta Hamiyet Yüceses, 'Dönülmez Akşamın Ufkundayız, Vakit Çok geç...' Kulağımda... O yaşların verdiği coşkuyla, 'vaktin çok geç olacağı' günler o kadar da uzakta...
Ve aynen şiirdeki gibi bir cam kenarı... Masada bir ben, bir de beklenen... İçimde bitimsiz bir heyecan... Dolup dolup taşan bir bardak gibi içebildiğince içilen...Buruk bir tadın lezzetinde bir akşam...
Adisyonda aynen yazıyor... 'Gençlik Parkı'ının Seyyar Fotoğrafçısı'nın çektiği fotoğraf, lokantamızın size armağınıdır... Büyütülüp, filan tarihte şahsınıza sunulacak, hatıra olarak oturduğunuz köşeye asılacak...'
Evet...! İki gün sonra tekrar vardığımda, hiç dikkat etmediğim bir ayrıntı ilişti gözlerime... Her köşede düzenli bir şekilde çerçevelemiş siyah/beyaz fotoğraflar' duruyordu... Oturduğum köşede 'gözleri yana doğru kaymış, bir şarkının içinde kaybolup gider gibi bakan' benim resmim vardı... 'O anı' yakalamıştı fotoğrafçı, gidip işletmeciye 'ilk banyodaki' manzarayı göstermişti... Ellerimden birisi çenemi yakalamış, diğeri 'belinden bir kadehe sarılmış', özleneni sıkar gibiydi incitmeden...
Yalnız, yapayalnız ama içinde sevginin dışa vuran parıltısı, özlemin doruklarında gezinen bir gençliğin bir karede yakalanışı...
Adisyonda ismi yok, kendi var olan, hala anılardaki yerinde öylece duruyor... Ama artık ne Ada Lokantası var Ankara'da, ne de o 'Gençlik Parkı, gençlik rüyaları...' Hepsi tarumar oldu, 'içiciler, uçucular, hapçılar, tinerciler' mekan tuttu... 'Metal tutkular' aşkın, sevginin üstünden geçti! Umut yok, yarın yok, Gençlik yok!
Bir şiirin bana hatırlattıklarıdır Değerli Dostum... Uyuştu mu, ayrışık mı durdu bilmiyorum? Ama yazınca düşündüren, duyguları provoke eden şairi ve şiiri tebrik ve takdirim hiç değişmeyecektir...
Saygı, selam ve muhabbetimle...
Bu şiir ile ilgili 100 tane yorum bulunmakta