Adana'da Cehennem Gibi Bir Sıcaktı

çukurova sabahlarında ter içinde
uyandım serabına kızışmış toprağı okşadım
yasaktık kendimize toprağa suya
yoksulluktu unutmaya mecburluğumuz
yola düşmekti anlamsızlığı yenmenin anlamı
gözlerimizi sağardı hüznün becerikli elleri
umuda bel bağlayanın gözünü yol çeker
taze bir bahardır bir ömrün hazırlığı sana
yüreğir dolaylarında âmâ bir ağustos gecesi
uykusuz yapış yapış baktığını biliyorum yıldızlarına
kör ışıklarıyla pencereden dışarı zifiri ağlamaklı
ama şimdi biz biriz
adana'nın karnı acıkmış kanımıza
yaz sohbetleri konu ister geliiip geçmiş sevda hikayeleri
evlerden dışarı döker sarı sıcak
tenleri dilleri kederli kabullenmeleri
kaçak çay alır uykuları
adana'da rüyalara kabus ısmarladım
sayısız gün ve gece kustum zehrimi
sayıkladım yalnızca adını
yitirdiğim arkadaşlarımı
şöhretimiz vardı güneşin altında
güneş yakmadı tenimizi adana'da
biz yaktık çaresizliğimizi çaresizdik
kaçtık bir zifiri bir kızgın asfalt
bir çift yekinme şöyle belki bilmeden bir arzuya
adana saklar mı bizi
sıcak alır mı kollarına ölümsüz
ölüm mü yoksa esirliğimiz bu mu
kalır solması bir çiğdemin
sorusuz sorunsuz nedensiz
saklı bir ömür yalnızlığının tutarlılığı gibi
kalır bizden geriye

adana'da cehennem gibi bir sıcaktı
ben seni seçtim hiç seçmemiş gibi
zorunluluğum gönüllülüğümdü
ağustosça terledim yaşamayı isteyişine