Adam, Dansöz ve Baba Zula.

‘’El Filan Sallıyorum’’ diyor,
Gaipten, belki de yukardan gelen sesler.
Tıkırtılar, çuf çuf larda, bir treni gizliyor.
Baba Zula çalıyor.
Birkaç öküz, kenarda ot yiyor.
Bir kadın uzaklardan, ‘’Gemileri yakma’’ diye yazıyor.
İki Çuf’tan sonra tren yola çıkıyor.
Taklamakan’a beş cümle taşıyor.
Duman şimdi kara, çöl şimdi sarı.
Adam, şimdi ağır abi gibi çökmüş oturuyor.

Beş cümleyi yüklemiş,
Lambaları yanan,
Tıkır tıkır sallanan, asma kilitli vagona.
Ellerinde zil, belinde şangırtılar, bileğinde hal hal.
Dansöz kıvırtıyor, gidiyor geliyor.
Baba Zula çalıyor, iki elde çift kaşık, Yanda darbuka.
Bir kadın uzaklardan, ‘’Hadi canım hadi’’ diye yazıyor.
Dansöz, döne döne,
Zaniye oyun havasını oynuyor.
Adam, şimdi satırlara beş cümleyi çakıyor.

Mahşer şimdi uzak,
Kırılmış zaman çizgisine dönüyor.
Tilki dansı sırada,
Şimdi bitti ‘’Hayırlı işler, bol güneşler.’’diyor.
Baba Zula daha hızlı çalıyor.
Bir kadın uzaklardan, ‘’Köşeye sıkıştığın için’’ diye yazıyor.
Dansöz, şangır şangır dönüp kalça atıyor.
‘’Bir sana bir de bana’’ yı oynuyor.
Adam, şimdi dansöze mal gibi bakıyor.

Şimdi kazana kömür atıyor,
Yüzü kara, keçisakallı adamın, ateş yüzünde parlıyor.
Su ısınıyor, kaynıyor, yürek sıkışıyor.
Çölde Dolunay,
Yerde kum’u, önde rayları, arkada gerçeği aydınlatıyor.
Baba Zula acımıyor çalıyor.
Bir kadın uzaklardan,’’O zevki sana tattırmam’’ diye yazıyor.
Adam, şimdi kalkmış dansözle oynuyor.

‘’Deliye Derya! ’’ da, o hızla, duramıyor tren.
Bir sonraki ‘’Aşığa Sahra’’ ya doğru yol alıyor.
Taklamakan uzaktan görünüyor.
Baba Zula çıldırıyor.
Çalıyor da çalıyor.
Artık, ‘’Battı Balık, yan gider’’e geçiyor,
‘’Ya da her neyse o’’ diyor. ‘’Anladın’’ diyor.
Birden dolunay’ın yanına,
Bir sarı ay daha çıkıyor.
Bir kadın uzaklardan ‘’Öyle olması gerekiyordu’’ diye yazıyor.
Adam şimdi dansöz’ün göğsüne para takıyor.

ÖZDENER GÜLERYÜZ