Adalet mülkünde baykuşlar öter,
Bülbülün çilesi ölümden beter.
Bu kadar haksızlık canıma yeter,
Vicdanlar pas tutmuş, kürüktür evlat.
Zemheri ayında bahar sattılar,
Balın içine de zehir kattılar.
Doğruyu söyleyen hapse attılar,
Diller mühürlenmiş, kilitli evlat.
Harami sofrası kurulmuş başa,
Hürmet bekliyorlar toprağa, taşa.
Zulmü alkışlayan gelirse yaşa,
Mertlik bir köşede eziktir evlat.
Kurt kuzuya muhtaç, aslanlar dilsiz,
Yol kesen eşkıya geziyor izsiz.
Gönüller kararmış, ruhlar tertemiz,
Görüntü parlak da, öz bitik evlat.
Âlimler susunca cahil shlanır,
Yalancının mumu gökte dillenir.
Hainler her devir zırhla zırhlanır,
Vatanı sevenler sanıktır evlat.
Sırtını dayayan dağları aşar,
Hakkı savunanlar dertlere koşar.
Görmez misin dünya tersine yaşar?
Terazi bozulmuş, kefesi evlat.
Edebine bakmaz, lafına bakar,
Cehalet sel olmuş, bendini yıkar.
Nereye el atsan bir koku çıkar,
Gül diye sunulan çürüktür evlat.
Kurt postuna bürünmüş nice çakallar,
Haramla uzamış kirli sakallar.
Gerçeği saklayan boş kalabalıklar,
Ruhu esir düşmüş, satılık evlat.
Kürsüde vatan der, cebinde dolar,
O güldükçe halkın benzi sararır.
Zulmün bahçesinde çiçekler solar,
Baharlar kışlara yeniktir evlat.
Dua dildedir de, eller haramda,
Şifa aranmaz ki azgın yaramda.
Kurtlar sofrasında, bu son dramda,
Payımıza düşen döküktür evlat.
Mihrapta duranlar dünyaya tapar,
Haktan bahsederken yoldan sapar.
Kimi din satar da köşeyi kapar,
İmanlar kılıflı, kiralık evlat.
Cellatla kurbanı dost eylediler,
Milletin aklına kist eylediler.
Şu güzel vatanı büst eylediler,
Yüreği olanlar sanıktır evlat.
Babanın rızkını çalar evladı,
Kalmadı dürüstün tadı feryadı.
Sözde Müslümanlık hepsinin adı,
Ruhları batıya dönüktür evlat.
Kraldan çok kralcı kesilen itler,
Efendi önünde postal öperler.
Sarayda ziyafet, halkta bitler,
Bu devrin resmi sönüktür evlat.
Arsızın suratı meşinden beter,
Tükürsen yüzüne "yağmur" der geçer.
Zulmün harmanında günahlar biçer,
Utanma duygusu ölüktür evlat.
Lafı evirirler, dini bükerler,
Milletin yoluna mayın dökerler.
Kan emip üstüne şerbet içerler,
Vicdanlar pas tutmuş, çürüktür evlat.
Köpekler serbest de taşlar bağlıdır,
Gariplerin sinem her gün dağlıdır.
Kimin bu saltanat, kimin malıdır?
Hesabı sormayan siliktir evlat.
Namus pazarında tellallar gezer,
Zalim olan her gün mazlumu ezer.
Bu devran insanı canından bezer,
Mertlik defterleri dürüktür evlat.
Koyunu kurda emanet kıldılar,
Milletin rızkını çiğ çiğ yoldular.
Harama daldıkça nasıl doldular?
Heybeleri irin, deliktir evlat.
Kıblesi cüzdan olan yobazlar,
Saray sofrasında bitmez niyazlar.
Haktan bahsedip de halkı boğazlar,
Dilleri zifirden sönüktür evlat.
Devran döner elbet, mizan kurulur,
Zulmün ördüğü o surlar devrilir.
Mahşerde defterler bir gün dürülür,
Gerçekler ortaya dökülür evlat.
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 13:16:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!