Ankara'nın ayazını yine ardımda bıraktım,
Tıpkı Ekim 2016'da yaptığım gibi.
Döndüğümde o zaman babam
Beni bekliyordu, elinde sigara yoktu.
Şimdi,
Körfezin maviliği basıyor bağrına beni.
Ve bir baba gibi geliyorlar bana doğru
Körfezin yük gemileri sanki...
Sarılışımın ardından uyuyamadan
Mülteci çığlıklar duyuyorum.
Beni anlayan yok!
Sizin de anlayanınız yok emin olun.
Kalın ve okkalı bir tokadı hakediyor,
Bu çağın cömertsizliği!
Yolda kalmış bir bavulun içinde;
Kabilin dağlarında
Islak otların üzerinde yazılmış bir aşk mektubu
Kurtarıyor
Bizim eksik ve yarım sevdalarımızı!
Sahip olunan tenlerin,
Ter kokusu sinmiş bahar çiçeklerine...
Zigana dağlarının hoşnutsuzluğu da cabası..
Yoruldum!
Yıldızlararası gezinmekten.
Sende biraz Irak'a yakın yerlere doğru git!
Ay yıldızlı çiçekleri ekerken sen
Seyreyleyim Zap suyunun
Geceleri ağartan hışırtısında seni...
Sarı papatyalar da topla,
Geleceğin ve benim için.
Ben yolun sonundayım.
Dilovası hemen geride kaldı,
Gebze orada...
Tartışılan insanlığımız
Ve biz nerede kaldık!
Kum fırtınasının hüküm sürdüğü
Dünyada,
Sevgi nerede kaldı!
Kayıt Tarihi : 1.8.2019 23:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2016---2019 aylardan biri Ekim biri Ağustos..
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!