Cc
Arkasında, az öteden geçen
dere gibi küçük su yoluna baktı;
kıvrıla kıvrıla ilerliyordu,
oralardan nereye gittiğini de bilmiyordu.
Sıcak bu bölgede, geçtiği yer şekilleri eriten su;
yanı sıra kimyasalın, elbet fiziksel aşındırmayla da
altüst etmişti
önüne kattığı kaya oluşumu.
Güneş ufukta ilerlerken
-dipfriz gibi perspektifen-
ve Ay zaten belirmişken akşam,
bir rüzgar kendini hissettirdi.
Rüzgar giderek büyüdü, ağaçlar başladı sarsılmaya;
“Kasırga ne? ” dersen eğer,
okyanus iklimi mi bu?
Neredeydi burası,
şekil’in getirdiğinden ötürü?
Saz çalı çırpılardan ördüğü
ve bir şekilde, ağaç devirerek
sağlamlaştırdığı kulübesine yönelerek
kalın keçi postu giysisini üzerine kuşandı.
Sahi, buradaki keçileri
kim, ne zaman.. getirip
buraya bırakmıştı?
Zar zor yakabildiği ateşin töhmetinde,
yıkılmamaya çalıştı
ve uzaktan, bir gölge gördü.
Gölge giderek büyüdü,
büyüdü, ve bir gemi şekline büründü.
Doğu’dan Batı’ya meylillenmiş gemi,
aniden diyebileceğimiz iskele alabanda alarak
pruvasını bize ilk etapta gösterdi.
Kuyunun makus kızı küçük
Samara gibi giderek hızlanarak büyüyen şekil;
ağır fırtınalar aşarak geliyordu,
devrilen dalgalarla,
öne ve her yöne, pupa yelken! ...
Bağırışlar işitti bir an için
kumsalda tepkisiz bekleyen:
bunlar, miçolar olabilirdi;
geminin lostromosu olabilirdi,
eğer yan uğraş cenabından bu bir ticaret seferiyse
Ve hatta geminin kaptanı olabilirdi;
tüm tayfa bile olabilirdi canhıraş keşmekeş,
kamarada kalmış
tembel ve sesi duyulmayan hariç…
Sancak tarafından
suya az yatmaya başlamasıyla geminin,
adanın burun tarafına
hızla yol almalarını izledim.
Demir atmaya çalıştılar sonra,
kıyının biraz daha ilerisinde,
yolladılar dev zincirleri derine;
bunlar artık yerleştirildikleri yerden çıksaydı,
vay hallerineydi! . Ama o demirler,o demirler
kumdan bir daha geri çıkmadı;
gemi de açıklara doğru savrulmadı.
Edgar Allen’in Raven’ini hatırlarsın bu sıra!
Kim bilir, geceler boyu punç içip eğlendiler;
nice deniz tutmalar, nice direnmeler;
işte gelip durdukları yer bu yer.
Açık denizlerden geldiklerine kuşku yok,
hayalet bandralı bir gemi bu.
Borda denizin içine gömülüyor,
attıkları demir kumlara saplı iken.
Vardıklarında yakınlara
yardım etmeye koşuşmuştum ama
battılar, batışlarını izledim,
izlettirdiler, izlettirdiniz! ...
Orsasına seyir ettiler, orsasına!
Çabalayıp durdular o yelkenlide.
Ölümlülük bazen bir kaçıştır oysa,
bir daha toprağa girip göremeyeceğim.
-
Akın AkçaKayıt Tarihi : 25.11.2008 05:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!