Şimdi bir mezar başında
Mezar taşı görevindeyim
Ben mi gömülüyüm toprağa
İçindekiler mi yükseliyor Tanrıya
Ben susuyorum
Kulaklarım hoparlör görevinde
Unutuyorlar ölümü
Bir toprak peşine koştukları dünyada
Toprak olduklarından habersiz
Çiçekler dikiyorlar mezarlarına
Yaşarken bir çiçek bile almadıkları insanların
Mezarı başında ağlıyorlar
Görmüyorlar beni,
Sadece bakıyorlar yüzüme.
Tıpkı bir kitap kapağına bakar gibi.
Anlamıyorlar beni,
Sadece dinliyorlar ağzımdan çıkan sesleri.
Tıpkı yanlarında açlıktan miyavlayan yavru bir kediye acıyarak bakıp geçer gibi.
Yüreğimde büsbütün bir taş var
Oturmuş içime
Tüm bedenimi kanser gibi sarmış acılar
Ne ruhum kaldırıyor bu ağrıyı
Ne omuzlarım taşıyabiliyor artık bu yükü
Büsbütün kaybettim her şeyi
Üç nokta ile başlar benim hikayem
Görünmeyen karanlık dipsiz bir kuyu
Kanayan dizlerini gözyaşlarıyla yıkayan bir çocuk
Ve tüm karanlıkların döküldüğü kara bir delik gibi
İçimde bir kargaşa var
Ruhum dans ediyor
Ruhunun mabedinde
Sokuluyor en tatlı günahların koynuna
Çiğneyip tükürüyorum yasakları
İblisin kanlı yüzüne
Çiçek gibi büyüyor günahlar yüzümde
Bir yara ki sızısı kaldı
Annem saçımı okşadı da
Gözlerimde yaşı kaldı
Baba yeri boştu
Ona da seni koydum
Babam boş bıraktı da
Kendi yarattığını çekemedi yüce Zeus
Döndü ayırdı bizleri diğer yarımızdan
Birimize kadın dedi diğerimize erkek
Yasak kıldı tekrar birleşmeyi sevişerek
Aradım durdum yeryüzünde diğer yarısını ruhumun
Baktım gözlerinden bir ışık çekiyor beni kendine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!