Açlık Tragedyası Şiiri - Esra Kaya

Esra Kaya
29

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Açlık Tragedyası

kalbimin kanatlarını kıranlaradır kırgınlığım
akan kanı damarımda kurutanlara
/
şu hale bak Havva şu hale bak daha ölmeden
yastıklar taş olmuş yorganlar toprak
mor gözleriyle mor çatıların altına büzüştüler
yüzümü yere seren bu ölümcül sessizlikte ne
bak kanatsız kuşlar gibi avuçlarıma düştüler
kara yazılara kar beyazı kefen biçiyorlar Havva
korkarım kıyamete kadar bitmez bu dava

hani ” yiğidin sözü meşenin közüydü “
yüz’ü tam doksan dokuzu yalandı hayatımızın
bu çaresizliğin sömürgesi sefaletin ağlayan gözüydü
söyle Havva oğullarınla nasıl biter bu dava
bu lanetli kader bir aile geleneği
yoksa reddi olmayan kötü bir miras mıydı

önce putlara tanrılara kurban ettiler
ekmek keser gibi buz kırar gibi
ardından diri diri toprağa gömdüler
tohum eker gibi kirli suyu döker gibi
savaş ganimeti kafeslerde harem esiriydik
bir kadın bir kadının korkulu rüyasıydı
duyguların felciydi taciz tecavüz istismar
çıplak erkeklerin şu üzerimize biçtiği " namus "
neden tek bize giydirilmiş ateşten bir elbiseydi
tekerrür ah! nasılda basit bir açlık tragedyasıydı

huzurumuz kahır, balımız zehirdi Havva
hasır altıydı olanca emeklerimiz
kocalık değil dayılık yapıyordu çoğu
gözdağı veriyorlardı ama bilmediler
buz-dağına dönüyordu yüreklerimiz
ve sıcak yuvalara kar yağdırıyordu adamlar
üşüyorduk Havva üşüyorduk ona rağmen
karnımız burnumuzda çatlayana dek çalıştık
taş zindanlarda ömür tükettik bir nevi
itaat etmek zorundaydık yoktu yolu
kırıktı kiminin ayağı beli kiminin kanadı kolu
yakayı sıyıramazdık tehdit unsuruyken
ve eteğimize sıkı sıkı sarılmışken çocuklar

reddedilmek küfür gibiydi onlara
kum torbasına un çuvalına vurur gibi
nereye ve ne geçerse ellerine, ta ki yorulana
deri kemerlerinin tokası kırılana kadar
su toplamış parmak aralarından sarkıyordu
koparılan saçlar ki zulmün en acıklı resmi
küçük dilimizi yutuyorduk Havva ve
gözlerimizdeki bebeklere kadar korkuyorduk
şiddet döngüsü ah! tam bir çirkef silsilesiydi

hiçbir kadın Havva hiçbir kadın
huzur bulduğu evi terk etmezdi yeter ki
bir buğday tanesi kadar güvenebilseydi
oysa azıcık hatır azıcık gönülle
çöllerimiz çiçek bahçesi bedesten olur
dudaklarımızda zarif güller açardı
bak düpedüz yalnızız Havva düpedüz
dışarı bahar olsa ki ne içimiz kış içimizde güz
şimdi hangi siyahın hangi mor çürüğüne yanayım
hangi birinin adını vereyim hangi birini sayayım
söyle Havva hangi uçurumun kenarına gideyim
hangi sivri taşlara şu kafamı vurayım
bir belayı berzahtayız bu cenk amansız

göz göre göre kulak duya duya
bağıra bağıra geliyordu cinnet
etten kemikten yürüyen ızdıraptı çoğu
ıslah edilmiyordu çakır dikeni o dürtü
kalkmıyordu gözlerdeki o kanlı örtü
kuytularda sokaklarda odalarda avladılar
ah! o ceren bakışlı bir özge candı
ah! o bir ceylandı bir avuç duru su
ruj değildi dudaklarına sürdüğü kan kurusu
düşündükçe içime erimiş kurşun dökülüyor
bir baba eziyordu kızının geleceğini
iştahla kana ekmek banıyordu
bir baba sükunetin gölgesinde
gelmeyecek kızına yanıyordu
gelecek gelmeden beziyordu Havva

depremdi fırtınaydı sanki seldi
ey! Havva ortalık ne hale geldi
yine bir çocuk ağlayan kuş
titreyen gözleri üşüyen bir göl
hüzün çeşmelerinde yıkıyor yüzünü
“ölmek istemiyorum“ diyor yine bir kadın
düşüyor dalından taze bir yaprak
şu hale bak Havva şu hale bak
daha ölmeden yastığı taş olmuş
yorganı toprak, yine bir çocuk
hüzün çeşmelerinde yıkıyor yüzünü
duy Havva yüreğimi parça parça bölme
bak ne diyor çocuk “ anne lütfen ölme ”
dua et Havva acılar ki sığmıyor hiçbir asır ‘a

“ vec’al lenâ min ledunke nasîrâ ”

Esra Kaya
Kayıt Tarihi : 5.5.2020 23:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir belayı-berzah

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gül Rû
    Gül Rû

    Bugüne yakışan tek şiir...

    Cevap Yaz
  • Gül Rû
    Gül Rû

    Bir belay-ı berzahta yine bir kadınlar günü...

    Cevap Yaz
  • Tfn Nn
    Tfn Nn

    Kadın kendi olamayan
    ve adanan hep
    ve bedensel güce aciz
    ve en ağır sorumluluk yüreğinde annelik
    ve duygulu varlık kendi duygularını unutup
    ve netice sözde kutsallık eylemde kurbanlık...

    Cevap Yaz
  • Veysel Toprak
    Veysel Toprak

    Cinnet sonrası çığlık ve şiire dönüşüm...

    Cevap Yaz
  • Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı

    bu şiiri kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum daha önce fark etmediğim bir şey farkettim dört kişi yorum yazmış benimle birlikte beş ve hepsi erkek. dört kişi antolojisine kaydetmiş üçü erkek.

    ee kadınlar kızlar nerede ?

    bu sizin çığlığınız değil mi ? bu kırgınlığın parmak izleri size ait değil mi ? bu satırları yırtan öfke sizin değil mi ?

    susması ve başını öne eğmesi gerekenler birilerinin namına utananlar ölgün bir tavırla bu şiirin yanından geçmesi gerekenler bu çığlığa omuz vermiş.

    ben mi garibim bu durum mu garip anlayamadım.

    kimsenin rahatını bozamıyorsa bu çığlık; ne işe yarar
    hadi kaldırın o zaman bütün sözcükleri tedavülden
    artık avuçlara batan tırnakların alfabesi hüküm sürsün


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Esra Kaya