Acısı Yalın Bir Çığlık Şiiri - Mahmut Nazik

Mahmut Nazik
3920

ŞİİR


55

TAKİPÇİ

Acısı Yalın Bir Çığlık

ORDA BİR KADIN VAR, TEPEDEN TIRNAĞA VEFA, ACISI YALIN BİR ÇIĞLIK.

Bizim köyde bir söz vardır: Öldür ama kan düşmanın da olsa, sakın açıkta koyma, derler.

Yeğenim bir ay tedaviden sonra hastaneden bir hafta önce çıktı.. Kocası kafasına kurşun sıkmış,kurşun çemesinden giriyor, yemek borusunu kesip aşağılara doğru..
SEBEP Mİ: Gazetelerin üçüncü sayfasında okudum nerden türettiler bilmem, hepsi yanlıştı...

kapitalin kör düğümü
karartır kentim köyümü
göz yaşını gören var mı
incecik iplik süyümü

Her yaylanın yaban gülü
Her gülün var bir bülbülü
Gelen giden bir şey söyler
Bağlanmaz ki elin dili

Şu yaylaların göğünü
Kimler yapar düğününü
Yârinden kuşun yiyenin
Kim görmüş ki güldüğünü

Kendi anlattı, şu namussuz düzende geçim belasının cinneti işte;
İşin acı tarafı ne biliyor musunuz. Kocasının elinden kurtulup boynunu tuta tuta 200 m ilerdeki asfalta çıkıyor, can havliyle arabaları durdurmaya çalışıyor ama ve bir allahın kulu arabayasına almıyor.

40 -50 gün önce kendini ölümüne kafasından kurşunlayıp; sonra da intihar eden kocasının, yemekli 40 kuranını okutacakmış, beni davet ediyor..
.
Telefonda:
'Ne yapıyım abi
Çocuklarımın babasıydı
O beni çok severdi
O da aç kalmasın' diyor.

Ve bunu o kadar olağanmış gibi masum bir dille söyledi ki...
Hangi cümle anlatabilir ki … Sevgisi kitaba sığmaz bir vefa, acısı yalın bir çığlık...

Yaşlı birisi, Dereköylüyüm dediğim zaman:
'. Belki de Türkiyenin ilk traktör şöforlerindenim: dereköy'de yıllarca çalıştım.
Dereköylüden dostun olsun ama sakın düşmanın olmasın...'
Dostluğu can, düşmanlığı elaman'
'Dereköylüye kız verme, kız al...'
Ama yarin, yarenin dereliyse
ne düşmandan kork
Ne de fukaralığından utan..'
Demişti de, şu erkeğiyle ilgili bölümünden alınmıştım hani.
Şimdi anladım ne demek istediğini...

Bakmayın öğündüğüme; aslında her köylü kadını, böyle değil mi, Dedim ya, sevgileri deryaca vefa, acıları yalın bir çığlık.

***
Anamur'da Dereli fıkraları, ve hazır cevaplılıkları ünlüdür.

O yaşlı adam anlattı.
Sizin köyde harman sürüyordum. Öğlen yemeğe oturduk.. Evin kadını bir gözere ala samanlı malama doldurup traktörün önüne koymuş: Ne yapıyon abıla, dedim.. 'Emmi, sabahtan beri ıh demeden, çalışıyor zavvallım, bunun canı yok mu, acıkmıştır' dedi..

O kadına sordum, gerçek mi diye:
-Doğru ama, o gadar mı cahilim ulan, demir yığını saman mı yer; bilmem mi ama patoza dört saat sap atmak nedir bilir misin? At at doymuyor da gavurun icadı; direktörden çok milletin canı çıkdıydı. Yemekden önce millet millet bir gülüşsün, belki yorgunluklarına faydası olur deyi verdiydim, dedi..
***

DÜŞ ÖNÜME ZADİFE

Annem zavallım ben beni bileli hasta..
Bizim köyden Yahşı Ahmet, karısı Zadife, babam ve annem Gülnara giderler. Ekin vakti, ağustostosun sıcağında atın üstündeki annemin sırtında bir yorgan bürülü babam annemi doktora götürüyor yine.
Yahşi Ahmet rahmetli ikide bir:
"Halil efendi, Hanım Dudu şöyle iyi gadındır, böyle iyi gadındır bu gadına iyi bak, kadını üzme."der.
Neyse bir der, iki der,.
En sonun da anamı doktora götürmekten bir hal olan babam, atın yularını Ahmet dayının eline verir:
Ulan Ağmat dayı, madem ki bu kadar beğeniyorsun, al senin olsun.
Yahşı ahmet'in karısı Zadife’nin elinden tutup: Düş önüme Zadife, der.

***
BAYTAR KAHVEYE NEDEN GELMİŞ

Kahvede oturuyoruz, belediyede veteriner hekim bir köylümüz çalışır. o da geldi: Oyun oynayan yok mu? ' dedi.
Kahvedeki başka köyden birisi:
-Yahu senin burda işin ne, bir sürü başı boş, avara köpek dolaşıyor, git onları toplasana'
Bizim köylünün cevabı:
-Hakkında ihbar var, ben de senin için geldim zati...
***

ARKA YÜKÜ DEĞEL MİSİNİZ İKİNİZİN DE…

Yine bizim köyden adamın birisi karısı ve baldızıyla İsaklar köyüne gidiyor. Dereye gelirler ki ağaç köprü yıkılmış. Adam karısını sırtına alıp karşı tarafa geçirmiş.
Sonra da baldızını sırtına bindirip geçirirken, baldızı:
- Dur enişte sağa bir şey soracağım, ben mi ağırım, abam mı ağır, enişte?
Deyince, kışın soğuğunda beline kadar ısalanan adam:
-Ulan ikinizde arka yükü değel misiniz, abanın da... senin deee....
***
HASAN EMMİMİN İNEĞE GÖĞNÜYLE Mİ ÇIKTIĞIDIR

Bir gün Hasan emmim iner ahıra,
Tuvalete gidecek aklı sıra.
Olacak ya söner eldeki çıra.
Karanlıkta düşer
biner ineğin sırtına.
inek Hasan emmiyi alıp kalkar havaya.

Paldır küldür, bu ses de ne ola
Ayşe teyz,e iner aşağıya elinde çıra.
Bakar durum kel acele gel.
İnek altta;
Hasan emmim binmiş hayvanın sırtına;
Sen gel de bunda bir anlam bul ara.

Buna bir anlam veremez
ama
Sormadan da edemez:
-Ay goca ne bu hal;
kör olası, ne ol du sağa?
Hasan emmide küfürün biri bin para:
-Ulan garı kırığını görmüş gibi ne bakan bağa;
Gız sanki göğnüm ile mi çıktım bura

Bu da yaşanmış bir olaydır.

Kahvedeyiz, Suriye’yeli muhaliflere gönderilirken tırda yakalanan mühimmet konusu tartışılıyor. Derken iş suç başbakana yüklenince, tartışma alevlendi millet biribirine girecek ti ki arkadan bir ses:
-Göğnüyle mi çıkmış, göğnüyle mi çıkmış.
herkes gülüştü ve bir anda ortalık yatıştı..

hep söyleyene bakıştık, sanki kendi değilmişçesine.
Nolacak… …oyduğumun oğlu, ‘elin şeyiyle gerdeğe girersen’... Meymed aga da oyunda böyle yenilir işte. Ver bir goz…

TÜRK KÖYLÜSÜ
‘Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir. ‘ der Nazım. Ne de güzel der..

İYİ GECELER DOSTLAR… Mahmut NAZİK

Mahmut Nazik
Kayıt Tarihi : 15.12.2013 00:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mahmut Nazik