Deniz sabırla konuşsa da
taşlara vuran her dalga
unutmaz nasıl canının yandığını—
tıpkı benim seni sevip affedememem gibi.
Suçlu kim, hâlâ düşünüyorum;
deniz mi, taşlar mı, dalga mı,
beni anlamayan sen mi
yoksa seni terk etmek zorunda kalan ben mi?
Ne suç garip,
ne de suçlu…
Zembereğinden boşalmış saat gibi dönüp duruyorum.
O bile günde iki defa gerçeği yansıtırken,
senin hep hata yapıyor olmanın nedeni ne?
Fütursuz bir hayatın
usturupsuz yüzüyüm.
Kemiğimden etimi,
yüreğimden sevgini sıyırıyorum:
Acının sen halleri avuç içlerimi kanatıyor.
Dilimde pelesenk olmuş mutluluk,
Saçlarımdan akan acılarla savaşıyor.
Gölgene basmaktan korkuyorum,
çünkü her adımın içimde yankılanıyor
Sessiz ama parçalayıcı,
Derin ama adressiz.
Karanlığa sıkışmış gölgelerle savaşan yorgun bir yurek taşıyorum
Ellerim solgun,
Dudaklarım sus,
Ve dilim sensiz.
Şimdi içinde kaybolduğum bir liman var,
hiçbir gemi uğramaz,
hiçbir martı kanat çırpmaz.
Yalnızlığın paslı zincirleriyle
kendimi demirliyorum,
çözülmek istemeyen bir bağ gibi.
Bu aşk için emek verdigini söylüyorsun ya hangi emek
gelip geçen dalgaların arasında
bir iz bile bırakmadın.
Oysa ben,
her kum tanesine
adını yazmaktan yorulmadım hiç,
Bu yüzden sen başkasına
Ben yokluğuna sarıldım.
Ama bil ki;
ne denizler susar,
ne taşlar kırılır,
ne de dalga vazgeçer kıyıya vurmaktan.
Ben de öyleyim işte—
her darbende eksilip
her hatıranda çoğalıyorum.
Adı ne bu duygunun
Aşk mı acı mı
18.08.2025 11:11
Kayıt Tarihi : 18.8.2025 11:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!