Acının Güncesi (Deneme)

Hayrullah Kocasakal
88

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Acının Güncesi (Deneme)

Acıdan besleniyor insan kimi mazoşist kimi sadist. Kimi severken acı çekmeyi; kimi seviyor acı çektirmeyi. Tercih size kalıyor. Yaşamak gerekse birini tercih sizin. Birinin ucunda yorgunluklar, diğerinde insana gerçek üstü haz veren şehvetli yok edişler. İki tane seçenek işte sunulan, ikisinin de tek buluştuğu nokta yaratılmışların en basit hallerinden var edilmeleri. En hayvani iç beslemeler, hastalık olmaları en gerçek yanları.

Üçüncü bir seçenek daha! Var edilen ama nadiren sunulan…
İnsan olmak. Acı çekmemek, acı çektirmemek. Bu insanın eline en zor geçen seçenek, Ulaşmak için çaba göstermen gereken, fedakârlık isteyen, En zor olan.

Fedakârlık dendiğinde durup düşünmek gerek. Tek taraflı değil de karşılıklı fedakârlıklar ile doğabilecek bir seçenek. İnsanın insani özelliklerinin tamamını barındıran, hırstan, nefretten, kinden uzak olan, klasik tabirle sevgi saygı çerçevesinde olup biten bir seçenek. Zor evet zor iki gönlün bir atması, birbirinin eksiklerini tamamlaması, hayatın yorgunluğunun üzerine bir de birbirine katlanması zor. Yaşadığımız hayatta bu seçeneği yaşamak zor.

Ama insanız, zorlar için yaratılmışız. Biz değimliyiz en karmaşık problemleri çözüme kavuşturan, en vahşi hayvanları dize getiren, tüm yaratılanların en üstünde bir zekâya sahip olan.

Peki neden?

Acaba o yaşadığımız ortamı dize getirmeye çabalarken, insanlığımızı mı kaybediyoruz. Vahşileşiyor muyuz, hayvanlaşıyor muyuz gün geçmeye, dize getirmeye çabalarken dize mi geliyoruz?

Kendimize olan saygımızı yaşadığımız hayatın neresinde kaybediyoruz?
Nedenleri?
Kaybetmekten neden korkuyoruz?
Bu hırsımızın kaynağı nerede?

Bir yığın soru değil mi, içinden çıkılması imkânsız bir yığın soru…

Neden, Bu kadar mı zekâmız?
Bir hiç miyiz?

Her anımız bir yarışma, bir kazanma hırsıyla geçiyor.

En üstte olma arzusu, haklı olma arzusu, galip gelme arzusu, egolarımız, tatmin edemediğimiz egolarımız.

Fedakârlığa ne kadar yer var ki hayatımız da?

Kavga ile iç içe bir sistemin tam ortasındayız. Sağımıza bakıyoruz kavga, solumuza bakıyoruz kavga, arkamızda kavga, tepemizde kavga, önümüzde kavga… Alıştırılıyoruz düşünmeye zamanımız yok, ezmeliyiz. Kaybedecek bir anımız bile yok çünkü, ezilmemek için ezmeliyiz. Yok, etmeliyiz karşımızdakinin egolarını, ondan önce davranıp ezmeliyiz; mazoşistleştirmeliyiz. Mutlu olmalıyız... Yok, etmenin mutluluğunu tatmalıyız… Çünkü her birimiz birer düşünen hayvanız.

Çok ağır değil mi? çok ağır bir hitap HAYVAN! … Evet hayvanız… Sadist, hayvan kadar değeri olmayan basit varlıklarız.

Ya da sinekten aciz korkak varlıklarız. Ezile ezile bu duygudan zevk alan böceğimsi varlıklarız… Kokuşmuş sinekleriz her birimiz… Yâda ağzından ateş saçan ejderha…
Korku filmlerinden hortlamış figüranlarız…
………..

İnsanız değil mi, zekiyiz ya, en çözülmez matematik problemlerini dize getiren biz değil miyiz? Ezeceğiz tabi…

Hayatımızı sorgulama zamanı gelmedi mi? İnsanı insan yapan değerlerin farkına varma zamanı geçti geçiyor, kaybediyoruz. Mutluluk denileni yakalamak isteyenler elini çabuk tutsun, gidiyor, zaman gidiyor. Öleceğiz, üzerimize alıp günahını bir sürü insanın gideceğiz.
Az bir zamanımız kaldı, farkına varalım,

Hadi biraz fedakârlık, özür dileyelim tüm üzdüklerimizden, yeminler edelim bir daha üzmemeye. Şefkat, seneler, hani seneler önce unuttuğumuz; şefkat duyalım, hırsımızı bir kenara bırakalım artık… Var ediliş sebebimizi yaşayalım… Ne olur artık insan gibi yaşayalım. İsteyen ezmeye devam etsin, isteyen o programlanmış hayatı yaşasın. Biz kendimize bakalım, kendimizi yargılayalım. Üzmeyelim birbirimizi. Sevdiklerimize hiçbir çıkarımız olmaksızın seviyorum diyelim, seni seviyorum… Hiçbir şey beklemeden, kar zarar hesaplarını, hayvani güdülerimizi bir kenara atarak içimizden geldiğince yüreğimizden koptuğunca seni seviyorum, seni seveceğim diyelim. Çok zaman kaybettik. Kaybediyoruz, yitiriyoruz, sevdiklerimiz gidiyor birer ikişer, yaşarken kaybetme hırsında kaybolmamışlar, daha sevdiğini ırak diyarlara göndermemişler, yaşama ümidi olanlar, size söylüyorum.
Kaybedecek ne kadar zamanımız kaldı…

Hayrullah Kocasakal
Kayıt Tarihi : 31.8.2007 22:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mavibuzun İzdüşümü
    Mavibuzun İzdüşümü

    insanlığın ilkel ve törpülenmemiş egosunu çok güzel sergilemişsiniz. esasında şimdi bir evrime ihtiyaç duyuyoruz. halimiz içler acısı.

    tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Pınar Atay
    Pınar Atay

    Bir büyüğümden yıllar önce şöyle bir nasihat almıştım'Sen değişirsen dünya da değişir,insanları değiştirmeye sakın kalkma sen kendini değiştir.Sevgi almadan vermektir sadece ve sadece rıza için sevilir çıkar için acı vermek yada acı duymak için değil'
    Bu konuda yazacak çok şey var aslında....
    Sevgiler selamlar

    Cevap Yaz
  • Feleknaz
    Feleknaz

    Kaybedecek zaman kalmadi Zaman cok kötü...
    Sesleniyorum icinizdeki cocugun kalbine sevgi yerlestirin saygi yerlestirin asla yalan söylemeyin...özür dilemesini bilin gerekirse o kisinin ayaklarina kapanin hata yaptiginizda..merhamet varsa vicdaninizdan korkmayiniz basiniz daima dik olacaktir...kendinizle bagisik olunuz...
    bu harika paylasim icin tebrikler size anlatabildigim kadariyla türkcemde kirik ama olsun birazda olsa ifade edebilmisimdir...
    Saygilar....

    Cevap Yaz
  • Fikret Kemal
    Fikret Kemal

    emeği kutlarım...sevgiler..

    Cevap Yaz
  • Nurten Aktas
    Nurten Aktas

    ne içindeyim hayatın, ne de dısında, o yüzden düşünsem de bilemeyişim...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Hayrullah Kocasakal