/BIG/H3/MARQUEE
br/MARQUEE/SPAN/FONT/I/P
brbrdiv align=center style='width:90%; filter:glow(color=red,yellow,strength=30) : font-family:times new roman bold; color:yellow'
br
img src='http://www.artis-creation.info/VEDA.jpg'font face='Comic Sans MS' font size='2pt' color='BROWN'
-Veda-
Seni, beni unuttuğun yerde bırakıyorum. Yerdeki umutlar, anlatsın çektiğim acıyı. Seni, içimde bin heyecanla dağlar ötesinden getirdiğin gözlerindeki kıvılcımı görmek için gelirken sırtını döndüğün yerde bıraktım. Dokunma gözyaşlarıma, acılarımda yalnızım. Kısmetse bir yaz akşamı ya da bir yağmur serinliğinde bakarım gözlerine de,unutulmuşluğuna yanarım vuslatı bekleyen bu aşkın.. Şimdi ne zaman bir ses gelse senden bir zamanlar ruhumu sarsan sesini dinlerim de derim ki: Vakit med-cezir vakti değil...deniz durgun, martılar uçmaz, serçeler ağlar sessizce...Ve sen, bilmeden yıktığın köprüleri, hala elinde ağ, beklersin durgun denizin kıyısında. Oysa liman sessiz, gemiler boş, yolcular gitmiş. Vakit, sonsuza beş kala. Vuslat limanında ne sevdaya gebe umutlar ne sen ne de ben varız. Kim bilir, bir daha gelirsek dünyaya aynı ağulu şerbeti sunmayız, düşüncenin evrenine şüphe tohumunu ekip... ezmeyiz duygunun yüceliğini... yok etmeyiz el ele o erişilmez sevdayı ve bir türlü diyemediğimiz bilinmez sözleri saklamayız dudaklarımızda.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...