Yüreğinde kara sevdalı kadınlar

İlyas Kaplan
1277

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Yüreğinde kara sevdalı kadınlar

sabah ayazının havaya düştüğü zamanlarda
bir ürpertiyle uyanılır yataklardan
bir bardak çaydan iki yudum alıp düşülür yollara
her sabah döner yada dönmez düşüncesiyle

helallik aldıktan sonra
hep akılda olan ama aslında hatırlanmak istenmeyen
sanki hiç başa gelmeyecek bir şey yaşanır

hayat dediğin maden işçisiyle eş değer değil
tarz farkıyla yaşarlar vakti
hiç bir zaman maden işçisi olmamış gibi
sonrası her gün

haberlerde söylenir ölmüştür bir o kadar madenci
sonra sessizliğe bürünür televizyonlar
sessizliğe bürünür tüm memleket
ateş düştüğü yeri yakmakla hükümlü

karanlıktır bileklerinden akan ter
kazmayı dağın sert taşları yüklenir
boğazındaki lokmanın kiridir kömür
geleceği düşlemek hakkı değil
o bir maden işçisi çünkü

dar tünellerde kazarlar kendi mezarlarını
vurur grizular yaşamlarını göçüklerde
kahrını anlamak için hayatın

hüzünlü kömür siyahı rengindedir şehirleri
gökyüzü ne anlam ifade eder
güneş ne demektir
ölümle birer ladestir maden şehirlerinde yaşamak

son kazmayı vurur azrail ölüm fermanını damgalar gibi
burası madenci şehri
matemli kadınların memleketi
hayatın zamansız mezunu ettiği yitikler kenti
burada son baharlar ilk baharlarda yaşanır

kimler ocağın bu raylarından geçti
acaba şu eski fırçaya kim dokundu
kim minik zeynebin duygusunu yaşayarak hüzünlendi
kim söyledi yanı yanık madenci türküsünü

yangınlar yükselir yerin bin kat altından
cehennemi andıran kuyulardan çıkan dumanlar
mehmetler taşır gökyüzüne

kara günler bekler kara kömürün kadınlarını
acılar yüreğinde nasır tutmuş kara sevdalı kadınların
her sabah kahramanları helalleşerek ölüme giderler
cenge gider gibi

zeynep düşlerin hep en güzelini kurardı
kara elmas karası gözleri akşam üstleri camın önünde
babasının gelişini gözlerdi madenden
kara kasketli adamın yorgun argın gelişini
mehmet kızı zeynebe doğru kara kasketini sallardı gülerek

gözlerinde kara bulut hiç mi hiç görülmezdi
hey gidi günler şimdi gönül burkan bir çocukluk hikayesi
zeynebin umutları o pencerenin önünde
kucağında kara yüzlü bebesi

adeta dünyanın adaletsizliğinin simgesidirler
en ağır koşullarda can korkusuyla çalışıp
en düşük maaşı alan maden işçileri

bir selda bağcan türküsü söylenir
”umutsuz bir sonbahar günüydü
çocukları uyurken çıktılar
ereğli sokaklarına
üzülmez’e gidiyorlardı
kır düşmüştü kemikten şakaklarına…
giderim bende bende
bir arzum kaldı sende”

baba mesleği madencilik
dede madenci oğul madenci ,torun madenci
bu memlekette madenciler sadece ölümle anılırlar
kara bir ışık
madenle birlikte çöker içlerine
haykırırlar acıtan bir sesle
ölüm çukurlarında

ağlatan bir haber manşetlerde
bir mucizedir özgürce ölmek
tek teselli dün dünde kaldı
yarına Allah kerim

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 22.4.2018 13:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan