Yıllar sonra doğmuşum ben. Ablam büyümüş, okumuş kocaman abla olmuş, onun süper lise yıllarında ben doğmuşum. Kendimi anneannemin kollarında annemi beklerken hatırlıyorum. Geçen kırmızı dolmuşlara “Anne aaaba, anne aaaba” derken.
Bebekliğimden beri annemi aramış gözlerim. Ellerinin sıcaklığını aramış, gözlerinin yeşilini yoluma ışık olmuş. 'Hayır olmaz ben bunu başaramam, bilemem' dediğimde isyan ettiğimde hayata yenik düştüğümde, o hep yumuşacık gelmiş.. “Aaa sen bunu yaparsın, çünkü sen çok akıllısın. Sen bunu başarırsın bak bunu şöyle şu şekilde çözelim' bir demiş. 'Bak şuraya bir örnek tümce yazalım' demiş.
Başka bir gün “İstersen gel balkonda oturalım konuşalım” demiş ve ben gözü yaşlı başladığım konuşmaya “Evet ben bunu yaparım, ben bunu başarırım. Bu da çok kolaymış yani..” diyerek kendime güven duyarak kalkmışımdır.
Bebekliğim hep onu beklemek ve onu özlemekle geçti. Çünkü annem öğretmendi. Ortaokulda Türkçe öğretmeni. O zamanlar ilköğretim okullarının adı değişmemiş daha ortaokul deniyordu.
Çabucak büyüyeyim annemle okula gideyim çabasıyla elmalı şeker tadında bitti beş yılım. Onunla okula gitmek,onunla elele tutuşmak, yolda onun tatlı sesinden geleceğimi kurmak için beş yaşında anasınıfına başladım.
İşte ilk acım böyle başladı. Okula girer girmez, yüzlerce binlerce çocuk - bana o an öyle gelmişti- anneme gülümsüyor,”Günaydın Öğretmenim “diyerek yanına geliyor, onunla konuşuyordu. İşin en acı tarafı annem de yanına yaklaşan çocuğun saçını okşuyor, onlara gülerek cevap veriyordu. İçimden bağırmak geliyordu. “Hayır çekilin o benim annem, ona bir şey sormayın, onu sevmeyin. Çünkü benden çok sevemezsiniz. O hep benim saçımı sevdi. Benim saçımı okşuyordu. Siz nereden çıktınız? ” diye.
Kimse beni duymuyordu. Günlerce anasınıfında mızmızlandım. Ağladım, oyunlara katılmadım. Ana sınıfı öğretmenime kan kusturdum yani.
Annem beni alt kattaki anasınıfında bırakıyor.Üst katlara çıkıp kendi sınıflarına ders vermeye gidiyordu. Ah bir gücüm olsa hemen o zamanlar gözüme yüzlerce gelen merdivenlerden çıkıp annemin sınıfını bulup, “Hadi evimize gidelim. Yine balkonda oturalım, sen bana masal anlat, birlikte şarkı söyleyelim” diyecektim. Ah bir okuma öğrenseydim. Sınıfların adlarını okuyacaktım. Herkes “Aaa bu çocuk, nasıl böyle çabuk okuma yazma öğrendi? ” diyorlardı. Ama niçin böyle çabuk okuma yazma öğrendiğimi kimse bilemedi. İki yıl anasınıfında okuduktan sonra ilkokula başladım.
Yine annemle birlikte gidiyorduk. Bu kez o yukarıdaki sınıflara ders vermeye gittiğinde ağlamıyordum, büyümüştüm ama yine içten içe günaydın diyen yanına yaklaşan onunla konuşan çocukları kıskanıyordum. Yine içimden “Hayır “ diyordum “O benim annem diyordum. O sizin Öğretmeniniz değil. Benim Annem! ” Ta ki gri puslu güne kadar..
Kalabalığın arasına katıldım. herkes heyecanlı, herkes üzüntülü herkes ağlıyordu. Merdivenlerin önünde cankurtaran gelmişti. Ansızın annem rahatsızlanmış. Onu hastaneye götürüyorlardı. Dünyadaki tüm sesler bitmişti. Her şey susmuş. Hiçbir şey duymuyordum.. çocuklar ağlıyordu. O an anneme baktım. Yüzü kıpkırmızıydı. Dudaklarını araladı. Yanında ağlayan öğrencisinin saçlarını okşadı. 'Üzülme Reyhan. Biraz rahatsızlandım. Hastanede biraz dinleneceğim. Yine birlikte dersler yapacağız. “
Tekerlekler dönerken göz yaşlarım yuvarlanıyordu. Annemi bilmediğim yerlere uzaklara götürüyorlardı. Artık okuyabiliyordum. ACİL 112 yazıyordu arabanın üzerinde.
Öğretmenim omuzlarımdan tuttu. “Haydi Kemal “ dedi “Annen dönecek. Haydi biz dersimize gidelim.”
Annem birkaç gün hastanede kaldıktan sonra okulumuza döndü.
Bu kez öğrencileri kıskanmıyordum. Biliyordum ki benim annem öğretmen. Öğretmenler nefeslerinin sonlarına kadar öğrencilerine bir şeyler öğretirler, bilgilerini sevgiyle verirler.
Sedyede hastaneye giderken bile öğrencisinin üzülmemesini isteyen, kendisi hasta olduğunda öğrencisini önde tutan da öğretmendi; arkadaşının rahatsızlandığında acısını içine gömüp, “Haydi Kemal annen iyileşecek. Haydi biz dersimize gidelim. “ diyen de…
24 Kasım. 2000
Perinur OlgunKayıt Tarihi : 19.6.2007 19:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!