Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı 'Byron'u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl...
Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını,
Duydum, akıncı cedlerimin ihtirâsını,
Her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu...
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
Rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular...
Mahzun hudutların ötesinden akan sular,
Gönlümde hep o zanla berâber çağıldadı,
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı!
Bir gün dedim ki 'istemem artık ne yer ne yâr! '
Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar;
Gittim son diyâra ki serhaddedir yerin,
Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin!
Garbin ucunda, son kıyıdan en gürültülü
Bir med zamânı, gökyüzü kurşunla örtülü,
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi;
Gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri
Keskin bir ürperişle kımıldadı anbean;
Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.
Sonsuz ufuktan âh o ne coşkun gelişti o!
Birden nasıl toparlanarak kükremişti o!
Yelken, vapur ne varsa kaçışmış limanlara,
Yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!
Yalnız o kalmış ortada, âsi ve bağrı hûn,
Bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun...
Sezdim bir âşina gibi, heybetli hüznünü!
Rûhunla karşı karşıya kaldım o med günü,
Şekvânı dinledim, ezelî muztarip deniz!
Duydum ki rûhumuzla bu gurbette sendeniz,
Dindirmez anladım bunu hiç bir güzel kıyı;
Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı.
Kayıt Tarihi : 12.8.2000 11:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Şiir oldukça akıcı ve sade dilli olduğu gibi şiirde kullanılan teşbih, telmih, istiare ve tenasüp sanatlarıyla da etkileyici özelliktedir.
Şiirde ‘açık deniz, asırlarca bir koşu, sonsuz ufuk, bin başlı ejder, bin mağara ağzı’ örneklerinde görüldüğü üzere semboller ve imgelerin varlığı sembolizm akımının etkilerinin varlığını hissettirmektedir.
Şiirde uyak ve rediflerin yanı sıra özellikle sözcük tekrarları ile de ‘ne yer ne yâr, diyar diyar, uzun uzun, o… o, yalnız… yalnız’ şiire güzel bir ahenk verilmiş.
Şiirin üç bölüme ayrılması şiire ayrı bir lezzet vermiş. İlk kısımda Osmanlı’nın fetihlerle dolu günlerine özlem duyulmaktadır. İkinci kısımda bu muhteşem dönem bir masal dünyasında yaşıyormuş gibi resmedilmektedir. Son kısımda ise maalesef denizi kendine şair bir dert ortağı olarak görmektedir. Geçmiş muhteşem günlere özlem daha bundan güzel nasıl anlatılabilirdi ki?
Bu şiir sayfalar dolusu tahlili hak etmektedir.
Türk edebiyatının değerli kaleminin ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Seğmenoğlu
suyu geç yeter
güneş yakalamış bir kere
aydınlık içine almış
deniz kavuş yalasın seni ıslak
ıslak
hava tutar ve yeryüzü sarar adamı
kadın kurtarır adamı adam tutar kadını
aşkla
her şey aşkla
sonra her şey büyür ve büyüme izi solar
bak altın çağaların gümüş tarihi
akar
zaman akar ve bizi evren sarar
Bir ben …bir sen kalırız
onca kalabalıkta
kulaklarım duymaz, sesinden başkasını
gözüm görmez, karanlıktayım bir ışık yok
Aydınlığına….. susadım
Ne senden önce gördüm ilkbaharı
Ne senden sonra gördüm
Kış oldu…kar yağdı….üşüdüm sensiz
Yaz oldu…sıcaktan… kavruldum sensiz
Zaman artık hep sonbaharda
sıcaklığına…susadım
Bir fırtınada alır sürükleri deniz ortasında beni
Sensiz Alabora oldum çırpınıyorum
Ben bende değilim artık
Bir kurtuluşum yok
Sığınacak tek limanımsın
Sular içinde sana..…. susadım
yolda bir köşeyi bir dönsem bir girdaptayım
Nereye gitsem..nereye koşsam
Bütün yollar sana çıkar
Nereye baksam seni görürüm
senden gelip …..ben Sana giderim
bir kılavuza ….susadım
şarkılara güfte olur
seni söyler bütün şarkılar
sana yazılırsa, bir anlamı olur şiirlerin
sana söylenir bütün sevdalı sözler
bir aşk romanı seninle başlar, seninle biter
bir güzel sözüne…. Susadım
hangi yağmur ıslatır dudaklarımı
hangi rüzgar serinletir içimi
hangi güneş yakabildi senin kadar
hangi deprem yıkabildi beni
yokluğun kadar.
Hasretine …susadım
İçimdeki Toprağa ektim aşkını
Sen öldürdüm sandın
Ben büyüttüm özenle
Gözümden sakındım
Kimseler bilmedi.. Kimseler görmedi
Sen bende kaldın …sen bilmedin
Sevdana …susadım
doya doya içsem abı hayat suyunu
yine de kandım diyemem
bir sahra çölü ki yanar içim
mecnunum leylasını arayan
aşkına…susadım
29 Eylül 2012
Menderes ALİUSTA
TÜM YORUMLAR (23)