Acı Şiiri - Aslınur Güzeldal

Aslınur Güzeldal
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Acı

Şiir çağırıyor parmaklarımı.
Kuytudan, derinden geliyor sesi.
Nerede ?
Bak, orada.
Kapının ardında.
Bir fırsat bulsa, girecek içeriye.
Yine girip dolduracak odayı.
Odayı şiirle karışık ilaç kokusu dolduracak.
Saracak yalnızlığımı.
Yalnızlığımı.
Hastane kokulu, namütenahi yalnızlığımı saracak vebalı bir şiir.
Saracak ve yirmi ikisinde doksanını yaşayan parmaklarım
Tekrar tekrar nefret edecek hastalıklı bedenimden.

Sustum.
Dünyaya bir hastalıklı dize daha doğurmasın diye kalemim.
Sustum.
İki adım atamadan
Dizlerinin üzerine düşüp ölüyor zaten cümlelerim.

Şimdi açılır kapı.
Şimdi şiir saklanır acının ardına.
Düşünmeyi bırakacağım.
Ve hatırlamayı da.
Bırakacağım kelimelerin ipini.
Gitsinler de biraz başka dünyalarda koştursunlar düşünce atını.
Hissizliğin boş dünyasına sığınacağım.
Unutacağım unutulmazı ve akrabam olacak pervasızlık.
Önce film sahneleri silinsin hafızamdan.
Sonra kitaplar.
Altını çizdiğim cümleler.
Ağlamalar bir hastane koridorunda.
Gece 3:20'de
6 kişilik bir hastane odasının kalorifer peteğine yazılan
Gözü yaşlı şiirler.
Sarılmalar.
Yarı buruk gülüşmeler.
Silinsin.
Hepsi !
Parmaklarıma şiiri davet edecek her fotoğraf karesi
Yansın beynimin içinde.
Ya yüreğimin ?

Merhaba.
Bir buruk dünyadan geliyorum ben.
Bir buruk,
Bir kırılmış hevesleri,
Bir yıkılmış hayalleri,
Bir...
susturulmuş sesleri.
Bir dünya ki kat kat merhametsizlikle örülüdür atmosferi.
Hipokrat yeminli adamlar her gün öldürmeye çalışırlar ölümü.
Her gün bir acının cenaze namazı kılınır
Ve bin acı sarılır kundaklara.
Kaç yıl yaşadım o dünyada ?
Bir gençlik boyu.
Her serum şişesi bir adım yaşlandırdı beni.
Her iğne acı aşıladı damarıma.
Dünyanın en çirkin kelebekleri kondu bileklerime.

Acının bir rengi var.
Yeşil.
Yeşil çarşaf rengi.
Bir kokusu var.
Bilmem kaç doz Dikloron.
Tarifi mi bunlar acının ?
Hayır. Kardeşi.

Ey vakti kuşatan keder
Çek ellerini saatlerden.
Acıya da söyle,
Çıkartsın dünyanın yörüngesine soktuğu çomağı.
Durdukça vakit
Dönmedikçe dünya
Acı sürdürüyor oynunu damarlarımda.

Acıya dair söylenebilecekler tükendi.
Kuruldu kurulabilecek bütün cümleler
Ve tadıldı her dozu.
Pencereye eşlik eden
Kırık gri bir bulut uzattı elini odaya.
''Konuş.'' dedi
''Konuş çünkü susunca büyüyor acı.''
Böyleymiş.
Susmak lanetlenmiş.
Sustuğun kadar yanarmış canın.
Sustuğun kadar
Yakarlarmış canını.
Ama inanın,
''İnanın,
Ben yaşamıyorum..''

Ey kucağına atılamadığım uyku
Ey beni bağrına basmayan karanlık
Bir ben miyim şifanın evlatlık çocuğu
Bir benim mi cesedimde yeşermez
Ağrıyı saran sarmaşığın tohumu ?

Alevden toplarla oyun oynar uyku gözümde.
Yarı açık pencereden
İçeri dolar küf kokulu şehir.
Ben bu merhametsiz şehirden korkuyorum.
Ben bu,
Ciğerlerinden küf kokusu gelen şehirden..
Bir odaya bir şehir sığar
Bir şehir
Bir odayı
Dört duvarından boğar.
Kulak ver dört duvar dünyama.
Küçücük dünyamda benim,
Büyük karşılaşmaların
Büyük çarpışmalarının hayat gürültüsü var.
Kulak ver.
Duyuyor musun ?
En gürültülüsü
Geçmişten alınan intikamın.

Ey kapılarındaki muhafızları uykunun
Alın beni dünyasına karanlığın.
Söyleyin huzura
Bassın beni bağrına.
Yastığım taşlaşıyor.
Dikenlerini çıkarıyor acı yeşili yatak.
Damarlarımda üremeye başlıyor
Kız kardeşi ağrının.
Acı artıyor.
Acı artıyor.
Acı...

Aslınur Güzeldal
Kayıt Tarihi : 25.7.2017 20:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Aslınur Güzeldal