GÖKTÜRKLER
Kasım 2000
.
İsminde 'Türk' sözcüğünün geçtiği ilk devlet olması açısından Türklerin tarihinde önemli bir yeri olan Göktürk Devleti 552-745 yılları arasında Orta Asya'da varlığını sürdürmüştür.
Efsaneye göre Göktürklerin atası 439'daki Tabgaç soykırımından kurtulan bir Türk soylusudur. Edebiyatta 'Ergenekon Destanı' olarak anılan hikayeye göre beraberindeki bir kaç aile ile birlikte dağların çevirdiği bir vadiye gelen ve burada yeniden çoğalarak güç toplayan Türkler sonunda vadiye sığamaz olup 'Asena' adındaki kurtun yol göstericiliğinde buradan çıkarak eski memleketlerine dönmüşler ve yeniden büyük bir devlet haline gelmişlerdir. Bu destana gerçek tarih açısından baktığımızda ise soykırımdan kaçan Türkler yine bir Türk boyu olan Avarlar'a sığınmış ve yaklaşık 100 yıl sonra da tekrar özgürlüklerine kavuşarak kendi devletlerini kurmuşlardır.
Göktürk Kağanlığı'nın kurucusu Bumin Kağan, Avarların egemenliğindeki boylardan Tukyular'ın başkanıydı. 551'de bastırdığı bir ayaklanmanın ardından ödül olarak Avar prensesi ile evlenmek isteyip bu isteği geri çevrilince, eski düşmanları Tabgaçların prensesi ile evlendi ve Avarlar'a karşı ayaklandı. 552'de kazandığı zaferin ardından da onları Orta Asya'dan sürerek İl Kağan adıyla ilk Göktürk kağanı oldu. Eski Hun'un efsanevi başkenti Ötüken'i ele geçirerek başkent yaptı ve civardaki tüm Türk boylarını da büyük bir federasyon altında birleştirmeyi başararak Göktürk Devleti'ni kurdu.
Bumin Kağan, ölümünden önce ülkeyi doğu ve batı olarak ikiye ayırdı ve Batı Göktürkler'in yönetimini kardeşi İstemi Han'a bıraktı. Daha sonra bu kardeşlerin soyundan gelen kağanların yönetiminde batıda İpek Yolu üzerinden İran ve Bizans ile doğuda da tarihi düşman Çin ile bir yandan ticaret, bir yandan da savaşlar devam etti.
626'ya kadar Çin'e seferler yaparak bu ülkeyi oldukça sarsan Doğu Göktürkler, kendi içinde hainliklere kurban gittiler ve göğüs göğüse savaşta yapamadıklarını entrikalar ile beceren Çinliler 630 yılında bir hileyle Göktürk lideri Kara Kağan'ı tutsak edip Doğu Göktürk devletini işgal ettiler. Bu dönemde devlet Çin'e bağımlı kukla liderler ile yönetildi. 646'da Göktürk prenslerinden Kürşad, 40 yiğit arkadaşıyla Çin sarayını bastıysa da başarılı olamadı ve arkadaşlarıyla birlikte hayatını kaybetti. Çinlilerin mükemmel işleyen böl ve yönet politikalarına karşı başarılı olamayan Batı Göktürkler de 659'da Çin'e bağlandı.
679'da İlteriş (Kutluk) Kağan yönetiminde sağlam bir birlik kurarak ayaklanan Türk boyları Çinlileri ve onların Orta Asya'daki kuklalarını yenilgiye uğratarak Göktürkler'in ikinci parlak dönemini başlattılar. İlteriş ve daha sonra Türgiş hanedanlarının hüküm sürdüğü Göktürkler, tarihteki zirve noktalarına 716-734 yılları arasında hüküm süren Bilge Kağan döneminde erişti. Bu tarihlerde dikilmiş olan Orhun Anıtları'nda Bilge Kağan ile birlikte kardeşi ve başkomutanı Kültigin ile başveziri Tonyukuk'un da adı geçmekte ve Türk tarihine ait ilk resmi kayıtlara rastlanmaktadır. Bu üç büyük ismin 721-734 yılları arasında ardarda ölümlerinin ardından çöküş başladı. Uygur, Karluk ve Basmil ayaklanmaları sonucunda Göktürk devleti kesin olarak yıkıldı ve 745'de Uygur hanı Kutluğ Bilge Kül kağan ilan edilerek Orta Asya egemenliği Uygur Devleti'ne geçmiş oldu.
Göktürkler'İn en geniş zamanında sınırları batıda Ural Dağları'ndan doğuda Kore'ye kadar uzanmaktaydı ve bu topraklarda Kırgız, Uygur, Karluk, Kaşgar, Töles gibi bir çok hanlık vardı. Göktürklerde soylu bir kandan gelen ve 'ilig' sanı da taşıyan kağanların tanrısal güç taşıdıklarına da inanılırdı. Kağan'ın yanındaki katun (kraliçe) , tigin (prens) , konçuy (prenses) gibi aile üyeleri ve soylular arasından gelen han, yabgu, şad gibi görevliler de ülke yönetiminde söz sahibi olurlardı. Yılın ilk ayında (Mart) Kağan'ın başkanlığında 'Kurultay' toplanırdı. Hayvancılık ve göçebe yaşamın sonucu olarak ordu da büyük ölçüde atlılardan oluşmaktaydı.
Göktürkler, basit bir doğa dini olan ve tek tanrı anlayışı taşıyan bir dine inanırlardı. Öncesiz ve sonrasız Gök Tanrı, gökteki tahtında oturur ve insanların yazgısını belirlerdi. Daha alt seviyede ise yer tanrısı Yersub ve eski kağanların ruhları Gök Tanrı'ya yardım ederlerdi. Tanrıça Umay da çocukların koruyucusuydu. Ölenlerin ruhunun kuş olup uçtuğuna inanılırdı.
utkuhamarat.com/useless/gokturk.htm
Göktürkler
Kağanını arayan halk
Bumin önderliğinde kurulan ilk Göktürk İmparatorluğu'nun önce ikiye bölünmesi sonra da Çin hakimiyetine girmesi Türkleri iyice boğmuştu. 'Ben kendi imparatorluğu olan bir halktım.Nerede şimdi benim imparatorluğum? Ben kendi kağanına sahip bir halktım. Nerede şimdi benim kağanım? ' diye yakınıyorlardı. Sonunda İlteriş Kağan, yirmi yedi adamıyla yola çıkıp heyecan ateşini yaktı. Kısa zamanda ordusunun sayısı çoğaldı, başıboş gezen aşiretleri kendisine bağladı, başka kavimleri boyunduruk altına aldı. Veziri Tonyukuk'la birlikte 2. Göktürk Devleti'ni kurdu ve başta Çin olmak üzere düşmanlarını dize getirdi.
Kutluk Kağan öldüğünde, yerine kardeşi Kapağan Kağan geçti ve Göktürkleri bir kez daha kudretin zirvesine çıkardı. Disiplinli ve zalimdi. Ayaklanan boyları acımasızca ezdi ama son seferinden zaferle dönerken tuzağa düştü ve öldürüldü. Bu olayın Türkler arasında yarattığı kargaşalık yeğen Kültegin'in saray darbesiyle çözüldü, Kapağan Kağan'ın geride bıraktığı ailesi ve Tonyukuk dışındaki tüm saray müşavirlari yok edildi. Kültegin kendisini değil, ağabeyi Bilge'yi kağan ilan etti. Kültegin ve Bilge Kağan, vezir Tonyuk'un tavsiyelerine uyarak düzeni yeniden kurdu. Gün geldi Bilge Kağan, göçebelikten vaz geçip yerleşmek, kendi dinini bırakıp Budizmi benimsemek istedi. Koca kurt Tonyukuk buna izin vermedi. Kültegin'in 731'de ölmesi, Bilge Kağan'ın da üç yıl sonra zehirlenerek öldürülmesi ile Göktürk devletinin çöküşü başladı.
www.geocities.com/CapitolHill/Congress/1755
ERGENEKON DESTANI
Türk illerinde Göktürk oku ötmeyen, Göktürk kolu yetmeyen bir yer yoktur; yani ülkeye Göktürkler hakimdi. Bu durum ise, diger öteki kavimlere aci geliyordu, üstelik Göktürkleri de kinsaniyorlardi. Bir araya gelip birlestiler ve Türklerden öc almaga karar verdiler, onlarin üzerlerine yürüdüler.
Bunun üzerine Göktürkler de cadirlarini ve sürülerini bir yere topladilar. Cevresine de hendek kazip beklediler. Düsman gelince de savasa basladilar. Savas on gün sürdü. Sonunda Göktürkler üstün geldi.
Bu yenilgi üzerine Göktürklere düsman olan kavimler büsbütün hiddetlendiler, av yerinde toplandilar ve bir arada konustular. Dediler ki: >
Bu konusmadan sonra, tan agarinca, sanki baskina ugramislar gibi, ise yaramayan mallarini birakip kactilar. Bunu gören Göktürkler > diye düsünerek, kacanlarin arkasina düstüler. Düsmanlar, Göktürkleri görünce hemen geri döndüler, Göktürkleri gafil avladilar, vurusmaga basladilar. Düsmanlar galip geldi, Göktürkler yenildi. Düsman, Göktürkleri vura öldüre cadirlarina kadar geldi. Cadirlarini ve mallarini öyle bir yikip yagmaladilar ki bir ev bile kalmadi. Büyüklerin hepsini kilictan gecirdiler, kücükleri kul edindiler ve her birini alip kendi evlerine götürdüler.
O zamanlar Göktürklerin basinda II. Han hakan olarak bulunuyordu. II. Han'in da bir cok oglu vardi. Cocuklarin hepsi bu savasta öldü. Yalniz Kayan adindaki en kücük oglu sag kaldi. Kayan (Kayi Han) o yil evlenmisti. II. Hanin Tukuz (Dokuz Oguz) adinda bir de yegeni vardi. Kayan ile Tukuz (Kayi Han ile Dokuz Oguz) her ikisi de düsmana esir olmuslardi. Fakat on gün gecmeden, kadinlarini da kurtarip beraberlerine alarak atlanip bir gece düsmandan kactilar ve esirlikten kurtuldular. Göktürk yurduna geldiler. Burada düsmandan kacip gelen bircok deve, at öküz ve koyun buldular. Oturup düsündüler:
> dediler; > diye karar verip, sürülerini de alarak daga dogru varip göctüler.
Gide gide, geldikleri yoldan baska gecilecek baska bir yolu olmayan bir ülkeye vardilar. Bu yol öyle bir sarp ve sapa yoldu ki bir deve bir at bin güclükle yürürdü, yanlis bir yere ayagini bassa paramparca olurdu.
Göktürklerin vardiklari ülkede akar sular, büngüldekler, türlü bitkiler meyve agaclari ve avlar vardi. Böyle bir yeri görünce Tanriya sükrettiler. Kisin hayvanlarinin etini yediler, yazin sütünü ictiler, derisini giydiler. Ve bu ülkenin adina Ergenekon dediler. Kayan'in ve Tukuz'un (Kayi Hanin ve Dokuz Oguz'un) burada zaman gecti, bir cok cocuklari oldu. Kayan'in cocugu daha cok, Tukuz'un cocugu ise daha az oldu. Kayan'dan olma cocuklara Kayat dediler; bir kismina Tukuzlar dendi. Bir kismina da Türülken dendi. Yillar yili bu iki yigidin cocuklari Ergenekon da kaldilar. Cogaldilar, cogaldilar.
Aradan dört yüz yil gecti.
Dört yüz yil sonra Ergenekon da hem kendileri hem de sürüleri o kadar artti ki, ülkeye sigmaz oldular. Bu yüzden toplanip konustular, care bulmak istediler. Dediler ki: >
Böyle konusup karar verilince Ergenekon'dan cikmak icin bir yol aramaga basladilar, bulamadilar.
O zaman bir demirci dedi ki: >
Hep birlikte gidip demir madenini gördüler. Demircinin sözlerini de begendiler. Dagin genis yerine bir kat odun bir kat da kömür dizdiler. Sonra da dagin üstünü, arka yanini, öte yanini ve beri yanini bir sira odun ve bir sira kömürle yayip yetmis yerde doldurduktan sonra yetmis derinden yetmis körük yayip yetmis yerde kurdular; odunlara kömürleri atesleyip körüklediler.
Tanrinin gücü ve inayeti ile ates kizdi. Kizdikca demir dagin demiri erimege basladi eriyip akiverdi. Dag delindi ve yüklü bir deve gecebilecek kadar yol oldu. O kutsal yilin, kutsal ayinin kutsal gününün, kutsal saatinde Göktürkler, Ergenekon'dan ciktilar. O günü, o ayi ve o saati iyi bellediler. Bu kutsal gün, o günden sonra Göktürkler icin bayram oldu. Her yil, o gün gelince büyük törenler yapildi. Bu törenlerde, bir parca demir alinip ateste kizdiriliyordu sonra da kizdirilan demiri önce Göktürk Hakani kiskacla tutup örse koyuyor, cekicle dövüyordu. Ondan sonra da diger Türk Begleri ayni hareketi yaparak bayrami baslatiyorlardi.
Ergenekon'dan ciktiklari sirada Göktürklerin hakani Kayan (Kayi Han) soyundan gelme Börtecine idi. Börtecine bütün illere elcilerini gönderdi ve Ergenekon'dan cikip geldiklerini bildirdi. Bunu kimi iyi karsiladi bas egip boyun egdi. Börtecine'yi kendi hakanlari bildi kimi de iyi görmedi, karsi cikti, onlarla savasildi, Göktürkler hepsini yendiler.
DESTAN HAKKINDA BILGI
Göktürkler'in en büyük destanidir. Türk Destanlarinin arasinda müstesna ve cok mühim bir yeri vardir. En büyük ve en orjinal destanlarimizdan biridir. Yillarca Türk ictimai hayatinda tesirleri oldugu gibi bu gün bile Anadolunun daglik köylerinde, bir takim örf ve adetlerde Ergenekon Destaninin izlerine tesadüf etmek mümkündür.
Bir bakima Bozkurt Destaninin ana hatlari üzerine kurulmus ve yahut da bu destanin cok serbest bir sekilde genislemis halidir diyebiliriz. Daha dogrusu Bozkurt Destani ile menseini tesbid eden Göktürk soyu, Ergenekon Destani ile yeni bir hamle yaparak gelismesini, durgunluk caginda kuvvetlenmesini ve ondan sonraki yayilis ve büyüyüs devirlerini anlatmistir.
Ergenekon Destani, On ücüncü yüzyilda yasamis olan Mogol tarihcisi Residüddin tarafindan ilk defa tesbit edilip yazili hale getirilmistir. Daha sonra, on yedinci yüzyilda, Hiyve Hani Ebulgazi Bahadir Han tarafindan yazilmis olan Secere-i Türk adli eserde de kaydedilmistir.
http://www.kerpel.4mg.com/Destanlar.html
Göktürkler
Tarihteki adi „Büyük Türk Kaganligi“ olan Orta Asya´da hüküm sürmüs büyük Türk hanedani ve devletidir. Bumin Kagan tarafindan 552 yilinda kurulup, Peymey Kagan zamaninda 745´te Karluk ve Uygur Türklerni´nce yikilmistir. 193 yil devam etmis ve bütün Türk tarihinin akisina tesir eden en mühim devrelerden birini olusturmustur.
Bassehri Ötüken´dir (Bugün Mogolistan´da kaliyor) . Avarlar gibi imparatorlarina „Kagan“ ve imparatorluk prenslerine „Tegin“ demislerdir. „Türk“ adina ilk defa resmen devlet adi olarak kullanmislardir. Göktürkler, Türklerin Oguz boyundandir.
Bilge Kagan´in davranislarina bakildigi zaman Göktürklerin bir din arayisi icinde olduklari görülür. Bundan önceki dinleri semavi dinlere dayanmakla birlikte bozukluk icindeydi.
8. yüzyilda Müslümanlarla karsilasan Türkler, 751 yilinda Cinlilere karsi Müslüman Araplarla ittifak ettiler. Bu tarihi olaydan sonra Islam´a yöneldiler. 751 Talas Meydan Muharebesi sonunda Islamiyeti yakindan gören, Türkler, Müslüman olmakla sereflendiler. Bircok tarihci, Osmanogullarinin Göktürklerin mesru varisi ve devami saymis „Göktürklerden Osmanlilara“ ibaresi pek cok kullanilmist
http://www.mustafa-kocak.de/turk_sayfalari/tarih/eski_turkdevletleri/Gokturkler.htm
KUZEY MİTOSU
FRİGG: En yüce tanrıça olan Frigg Odin'in esas eşidir ve gök tanrıçasıdır. Yunanlı Hera ve Romalı Juno gibi evlilikleri de yönetir. Çok sessiz ve sakin olarak resmedilmiştir.
Briton mitosudaysa, Merlin’in baş düşmanı olan büyücü kraliçe Mab’in baş danışmanıdır.
HEL: Ölüm tanrıçasıdır Loki'nin çirkin kızı. Alt dünya (cehennem) Niflheim'in sıcaklığına ve karanlığına hükmeder.Vücudunun yarısı mavi yarısı siyahtır.Masası ' açlık', bıçağı ' açlıktan ölmek', yatağı ' üzüntü' ve hizmetçileri ' gecikme' ve ' yavaşlık'tır. Bazı eski hıristiyanlara göre evi cehennemdir.
NİFLHEİM: İskandinav mitinde yeraltı,soğuk ve ölümün yeri olarak geçer.Dokuz dünyadaki ölüm takipçisi Hel tarafından yönetilir.
Avalon ve Xanadu için Coleridge adlı şair ve Arthur referans …
Akın AkçaKayıt Tarihi : 25.7.2004 10:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!