Ne yapayım hanın malı mülkünü?
Sevdalandım giydim deli kürkünü
Aşk, peşinden etti dünya sürgünü
Can ozanım, oku dertli türkünü
Âşığa maşuğun nazı yük, azâb
Kıyamet kopmadan ışıklar söndü
Sanki dünya değil bir kara zindan
Yörüngemiz aynı, insanlar döndü
Eşref-i mahlûkta kalmadı vicdan!
Mayası bozuldu yeryüzü bayat
Zülfünün teliyle atınca düğüm
Gönül kazanımda kaynadı güğüm
Ulemâ çözmedi, dedi kördüğüm
Ana yola çıkmaz taliye döndüm
Leyla, karanlıkta yakınca şem'i
Kanatlarım tüyü henüz bitmeden
Bir baştan bir başa beni yoldular
Gülistana uçup yâre gitmeden
Kurbanlık olarak beni buldular
Bülbüldüm koydular illet kafese
Gonca idim bülbülümü beklerken
Kopardılar beni nazik dalımdan
Dertlerime yeni dertler eklerken
Kırılmayan, anlayamaz hâlımdan
Köhne köle pazarına attılar
Cenâbı Allah'ın, yürekten dostu
Çirkin dünyada şık, cânımız Seydam
Ölmeden giyinmiş kefenden postu
Ay parçası ışık, cânımız Seydam
Şükrü, âsümâna yükselen şâkir
Yeryüzüne ikamet suç
Alçak yerde kalmadı nam
Gökyüzüne kanatlan uç
Geri dönme dertli turnam
Gönül eşsiz mah kızında
Aralıksız kırk yıl çölde döktüm yaş
Gezdim Yemen, Hicaz, sayısız ili
Bedevîler dedi, meczûb bir ayyaş
Hani, nerde, O Gül Yüzlü Sevgili?
Kurbanı olduğum yolunun gizi
Hayatım tükenir alınmaz bir tat
Senin bahçelerin gül gülistanlık
Canımı bezdirir çekilmez hayat
Varlığından mahrum yıkılır benlik
Yalansız dilinde aşkı tadarım
KÂHTA ÇAYI KÖPRÜSÜ
Farklı makamlarda şarkı okunur
Suyun kıyısında, temmuz ayında
Sevdalı kalplerin, aşkı dokunur
Köprünün altında, Kâhta çayında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!