Zümrüd-ü Anka kuşunum senin
sen ihya ettikce beni
asla ölmeyeceğim
pırlanta kızılına bürüneceğim
altın rengi tüylerimi giyeceğim
ağıt melodileriyle...
giysilerimi giyip,
içime giren
bu adamı,
tanımam aslında…
ben miyim o?
İçimde uyuyan
Deniz kadar derin dalgaları uyandırıyor.
Duyularını dolduruyor farkındalığı;
Kocaman duygularını soluyor, sessizliği.
Yüzeyindeki gözkamaştırıcı canlanma,
Kızgın Kumlar..
Gün alazında örtünen
Sabah yelinde barınan
İç ateşime bürünen
Denizler yaptı çölleri
Parmak uçlarının arasında
özgürlüğün tohumunu taşıyordu
zahmetli bir emeğin ardından
saçmak için tarlaya, bekliyordu...
gömülmüştü,
Kopardım
ümitsizliğe ve hüzne kenetlenen bağlarımı…
Kırdım
Benliğimi karanlığa ve kibire bağlayan prangalarımı…
dokun bana;
çünkü veda sarılışların,
düşlerimi tatlandırıyor…
dokun bana;
çünkü tutkulu ateşin, kalbimi
Evet dostum,
hatırlıyor musun beni?
anımsıyor musun kendini anlatan kadını?
sırlarını ve gizemlerini sana taşıyan
cesurca herşeyini anlatan
hatta, üstadım, kötü tercihlerini bile ittiraf eden kadını!
güzeldir maddi dünya;
lakin kısır ve yalın.
benzemez Sahra’ya;
çölleşmiş…ama aşkın.
sonsuz suların vaadinde,
ekip, biçmek için.
bu şiirleri yazan sen değilsin dostum
melodik yüreğin
ve harmonik ruhundur
kelimelerinle danseden
sen şiirlerini yazmıyorsun
selamunaleyküm abim şiirlerini okudum çok içten bir duyguyla yazmışsınız şuana kadar beni anlatan şiir olmamıştı yada şöyle de denebilir hiç bir şiire kendimi bu kadar yakın hissetmemiştim bana bu güzel hediyeyi verdiğin için allah senden binlerce kez razı olsun sağlıklı ve huzurlu ömür dileğiyle ha ...