Biz üşürken hüzünle, onlar üşüştüler sinsice.
...
Girdap büyüsü sokaklarında, medeniyet kokardı.
Yürüyüşün bir başka sıyrılırdı mizansen bakışlarımda.
Hüzne adanmış hikayelerin mevsimleriydi sabah.
Gri ve de gergindi tüm dokunuşlar. Çocuk gülüşleri bahara dik durduğunda mavi, sıcak bir duş alırdı sokaklar. Ve duvarlarına asılan tüm yaralar bir bir dökülürdü.
Leyla'm Nehir Gülüşlü Yarim
Kırsal bir tufandır hislerim,
İsyandan başka türkü bilmez dillerim.
Fıtratım ağır yenilgiler alıyor şimdi.
Öfkelerim var...
Kızıllığında Fırat’ın dalgalandığı gibi, Uğurlandığında sevdaların, Dicle gibi
Öfkelerim var...
Yolların kenar hüzünlerinde solan bir başak gibiyim.
Mavilerin üstüne çökmüş siyah buluta inat...
Bir dağ başında, düş kuran çocuklar gördüm.
Yitirilmeyen umutlarıyla soğuğa inat üşümeyen canlar gördüm.
Tanığıyım yüreklerden dökülen arzuların…
Hadi bize aşk dolu bir masal anlatın!
Baharı dinle.
Göçen kuşların kanat seslerini, rüzgarın uğultusunu
Güneşin sesini dinle sevgili.
İşte o zaman duyabilirsin kalp atışlarımı...
Gün batımını izle.
Yıldızları seyret, Ay'ın bakışlarında ıslan
“Bir erkek başına;
Ne cennetin o güzel akan ırmakları,
Eşsiz şelaleleri.
Ne, yıldızlar gibi her tarafa saçılan ışıl ışıl meyvelerin,
Ne de her şeye sahip bir hayatın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!