Hey güzel Anadolu, yeşil cennet diyarı
Var mı ki bu dünyada bir dengi, bir ayarı
Dört mevsimde fışkırır toprağından bereket
Kışı ayrı bir güzel, yazı ayrı bir nimet
Bizim memleketin ağası kıştır
Ağanın yüzü sert, yüreği taştır
Her türlü kahrını çeken dadaştır
Bekler dadaş bekler yaz gelsin diye
Her sene birazcık tez gelsin diye
Ne bu hız, ne bu acele
Biraz yavaşla yavaşla
Düşür vitesini hele
Biraz yavaşla yavaşla
Fazla vermişler yemini
Tek derdi dünya olanın
Dünya kadar derdi olur
İnsandan medet umanın
Boynunda kemendi olur
Özünü bilemeyene
Devrem, Erzurum’a gidiyormuşsun
Dönüşte Palandöken’den kar getir
Öyle özledim ki biliyor musun
Göğermiş peynire lavaş sar getir
Selam söyle toprağında yatana
Dinle gafil, sana diyeceğim var
Al ipekten atlas değilsin gafil
Bu kadar kasılma göbeğin çatlar
Dağlar gibi yüce değilsin gafil
Kalbinin sesine kulak asmazsın
Bu sabah uğradım gerçek dünyaya
Küçücük, daracık taş evler gördüm
Sakinleri dalmış sonsuz uykuya
Sessizlik içinde yatanlar gördüm
Evlerde ne kapı ne pencere var
El ele verelim gönül seninle
Karanlığa yanan kandil olalım
Günahları için samimiyetle
Gözyaşı dökene mendil olalım
Minnet etmeyelim yalan dünyaya
Sıladan bir hasret yeli
Eser inceden inceden
Yüreğimin özlem teli
Titrer inceden inceden
Mesken eyledim gurbeti
Hayat seni alır bir yerlere götürür
Gitmek istesen de istemesen de
Feleğin eliyle topaç gibi döndürür
Dönmek istesen de istemesen de
Gittiğin yerlerde belki mutlu olursun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!