Ayan oldu sırlar ne mahrem kaldı ne giz
Aşkın darağacına çıktık akıbet esrarengiz
22.12.14 Ankara
Yıl bindokuzyüzdoksandokuz, ay Ağustos gün onyedi
İnsanlar uykulardan bir uykuya dalıyor ebedi
Eyvah! Ne kadar zorlu bir gün bu gün bu gece ne kara
Bir beşik misali, sallanıyor sallanıyor Marmara
Saat sıfır üç-sıfır iki kıyamet kopuyor sanki
Umudum buruş buruş, titriyor hayallerim
Gönül telim ağardı, mızrap tutmaz ellerim
Beli bükük azmimin gayretine ah! lar düştü
Tökezleyen ruhuma en acı vah! lar üşüştü
Bir damla sudan
İşte aslın bu
Nefesin Hû’dan
İçinde duygu
Hem haris hem aç
Gül ve Kına
Selam düğün halkına
Üzerimde yeşil takım
Gömleğim yakasız, beyaz
Gece karanlık, hafif ayaz
Şerbet sunan O sâkî
Üç gün değil mi şu hayat
Bizler de birer kelebeğiz
Ne çare direnmek hey hat
Aşka yanmaksa kaderimiz
17.12.14 Ankara
Birkaç fotoğraf çektirip çıktığın stüdyodur şu Dünya dediğin
Şayet güzel pozlar vermişsen bir zaman vitrinde durur resmin
04.10.13 Yozgat
Kalmak mı yoksa gitmek mi daha zor
Ağlayarak gelişime sinsice gülen Dünya
Ruhumun çekirdeğinde hiç sönmeyen kor
Abı hayat diye aradığıma ecelle kavuştum ya
Tatlı canımın pahası bir avuç toprak oldu
Rüyalarımda maarif bir el
Dokunur tenime müşfik kisveli
Nerdesin ey altın kelepçe gel
Takılıp rüyalarımdan çıkar o eli
Dayanılmaz bir pençe rüyalarım
Ağla gözlerim ağla hak ettin yine bugün tuzu
Ağlıyor musun diye sorana bahane edersin tozu
Ağla gözlerim ağla yetmez damlanın üçü beşi
Sel olup çağlamadıkça sönmez bu gönül ateşi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!