Sen hiç portresini çizmek için fırçaya sarıldın mı?
Ona anlatamadıklarını kağıda dökmeye çalıştın mı gecelerce?
Peki gece boyu başını kağıttan kaldırmadığın oldu mu?
Sonra gözünden yaşlar süzüldü mu sessizce, tarifsizce?
Sırılsıklam oldu mu kağıt,yağmur tanecikleri düşercesine?
Sen hiç Aşkı kalem diline çevirmeye çalıştın mı?
Seni sevmek için,
Önce kendimden vazgeçmem gerek.
Çünkü seni sevdiğim zaman,
Kendim için değil, senin için yaşamam gerek.
Seni sevmek için,
Sen kışı bende bitir,
Benim zaten yazım gelmiyor ki...
Sen Sonbaharı bende geçir,
benim zaten hiç Baharım olmuyor ki...
Seni doğan güneşin kızıllığında seveceğim.
Alnına öpücükler konduracağım, en sıcaklığından,
Ve sen beni daha keşfetmeden ben seni çoktan ezberleyeceğim.
Seni hiç bozulmayan bir kaynağın mışıl mışıl ,mışıldayan saf susun sesinde sevmiştim.
Nereden bilebilirdim ki bana ulaşıncaya kadar kaç dereden aktığını?
Nereden bilebilirdim ki pak yüreğimin saf duygularına kurban gideceğimi?
Seni yeni doğan bir bebeğin tertemiz bakışında sevmiştim.
Nereden bilebilirdim ki bakışlarında başka gözlerin olduğunu?
Solan yapraklar,
Yeşerir mı bir gün?
Giden ümitler,
Döner mı bir gün?
Beklenen,
Gelir mi bir gün?
Son bir yolculuğa çıkıyorum.
Hiçbir şeyden habersiz
Hayatın akışına kapılarak.
Bir tren yolculuğu;
Ama herşey seyrinde gibi.
Ve ölümsüz dünya hayaliyle,
Kalk bir şarkı söyle sabahın tan vaktinde,
Daha güneş, günün kızıllığıyla buluşmadan söyle,
Daha güneş, içimde sensizlikle buluşamadan söyle,
Söyle ki dün geceki sensizliğimi avutabileyim.
Hadi kalk söyle,
Konuk komşuyu dinlemeden söyle.
Tutkudur benimkisi
tutuştu mu? kavurur her şeyi,
Ne deryalar söndürür ,
Nede azgın ırmaklar.
Ancak ve ancak o sevgili...
Yüreğim yalnızlaşan kadın gibi,
Yanlızlaştıkça daha iradeli daha dirayetli.
Hayatta daha çok tutkulu daha çok umutlu.
Kimse zannetmesin mutlu değil,umutlu değil.
Kafesten kaçan kuş gibi özgür ve sevimli.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!