yeşil görüyorum beynini
yıldız gözlerini mavi
teni kara
gözleri teninden
daha da kara çocuk
uykusuz görüyorum
Düz Yazı
Kır çiçeğinin filizlendiği yer; kıraç, çorak ve verimsiz arazidir. Bakım ve sulama olanağı yoktur gül gibi. Allah’ın rızasına boyun eğmiş, kendi halinde yaz sıcaklığının öldürücü ve kavurucu sıcaklığının gazabına uğramış. Buna rağmen, çaresiz solmaya yüz tutmuş haliyle hala umut ve tevekkül ile bekler. Beklemesine beklemiş amma, unutulan kır çiçeğinin bu arada bedeni kurumuş, yaprakları dökülmüş, boynu bükük bir halde ufak serin bir rüzgâr esintisi bekler. Kır çiçeğinin, umutla beklediği rüzgâr esintisi gelmeyince bedeni cansız kalmış ve ölmüş. Hala da şimşeklerin ardından yağacak yağmur damlacıklarının, yere dökülen tohumlarına can vermesini bekler her şeye rağmen. Yere gömülen zavallı kır çiçeğimin tohumları, bir kısmı karıncalara yem, öbür kısmı da toprağın kuraklığında çürümeye mahkûm kaldı. ensesi kalın cellatların gözleri önünde…!
su
güneş
rüzgar.
mezopotamya ovasında
bir bahar günü
geldin
tanımladın beni
doğurdun
yepyeni sabahlarla uyandırdın
yeni bir dünyaya hazırladın yurdumu
engin sulara çektin
Mirim
pirim
her dem ağzıma gem
yüreğimde deprem
kin kusturdun mirim
olsun istedim benimde
Ey! ...
Bu muydun sen
Zalimin yanında gezen
Suçsuzu acımadan ezen ezdiren
Aç sofraları tok sofralara yediren
-Anneme-
“sular yurduydu annem
toprak
rüzgarlar
kara bulutlar haritasında bir nurdu annem...”
her şarkıda
hep aynı kırık incinmiş mızrap
kırılgan titrek kelebeğin kanatlarında
bin bende bir seni çırpınan
güneşlerce güneşlere çarpan
bahçelerde goncalar içinde
aşk ki...
kalemi
ormanda yonttum
batırdım
mürekkep denize
yollara yazdım seni
patladı
birdenbire
şubatın on beşinde
kaşları çatılmış kara kışın yüzünde
son nefesiyle çırpınan bahar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!