Gün batımını gökyüzünde izliyorum
Ayaklarımın altında dünya
Karşımda şems yanımda kamer
Tüm mesafelere inat;
Dokunuyorum güneşin sıcaklığına
Ültimatom veriyorum Samanyolu'na
Sensiz bu kupkuru gönlüme, bilsen nice yaş düştü
Zaman tüketti sabrımı, bilsen payıma ne büyük hicran düştü
Senden gelecek küçücük bir vaadine, dilimden nice büyük dua düştü.
Yokluğunun ruhumda tesiri deliliktir.
Sürgün dünyada bana, kapkara kuyularda Yusuf'un hali düştü.
Girdaba girdi aklım, bu düşünme yolunda, aklıma meczupluk düştü.
Eski bir efsanedir yaşamak
Tarih sayfalarına hiç yazılmamış
Kırlarda dolaşan çocukların yüreğinde saklanır
İhtiyar şehirlerin sokaklarında gezinir avare
Ocak başında ısınan avuçlarda gizlidir
Yol bekleyen gözlerden süzülür gizlice
Çalınmaz her kapı çalınır yalnız bir kapı
Açılmaz her kapı açılır her daim bir kapı
Varılmaz her kapıya varılacak tek bir kapı
Gidilmez her yoldan gidenin ancak adı kaldı
Geçilir herşeyden geçilmez ancak o kaldı
Gönülde, elde tükendi herşey, bize bir eyvah kaldı
Yirmi birinci yüzyılın sancılarında hayatı anlayabilmek
Küçük kafeslerde gökyüzüne sığmayan kuş kadar anlamsızdı
Tutabilseydik içimizden geçip gidenleri, geçmeyenleri
Piyasalar, borsalar, manipülasyonlar, belki biterdi
Belki de sanal olmazdı yaşadıklarımız, gerçekleşirdi
Kendimize bir mevsim seçerdik, benimki ilkbahar
Her yol bir varma noktasında son bulur
Her yol bir başka yolla birleşir ve sonunda son olur
Her yolcu bir vuslata varmak için yol alır
Her yolcudan birazı, ayrılıp vuslattan, gurbet olur
Ben hangi vuslata hangi gurbete yolcuyum bilinmiyor
Her tohum çiçek açmak için toprak altında uyuyor
Ölü akşamlar ölümsüz kelimelerin diriliş vaktidir
Yazılmamış yazgılar kuşatıyor, ölümlü kaderimizi
Kader yazgıları işleyip, iliklerken yakamıza
Bu bir iç geçirme, baş dönmesi ve sancı
İhtiyarca tecrübe, ne kadar ihtiyatlı kullanılıyor, düşünce
Kırılgan türküler, kırıyor kalbimizi
Sen bu uzun gecenin hatırına
Rengini henüz bilmediğim göz bebeklerinin hatırına
Üşüyen yürekler için,
Kimsesiz ölen aşıklar aşkına
Gözyaşıyla pişirilmiş, tuzlu ve acı kahve hatırına
Saatler ve yüzyıllar için
Sancılar yarasa kanatlarından tutunmak hayata
Dilaltı yaraları kadar tatsız acıyla
Kıyasıya yanılgılar içinde aşılıp geçilmeyen
Ne büyük ahmaklıktı korku ve karanlık oysa
Kırlangıçları bekliyorum, gözlerim gökyüzünde, elimde ekmeğin ucu kesik ve ufalanmış.
Çiçekleri bekliyorum, elimde bir bardak su, gözlerim yeryüzünde.
İyi yürekli insanları bekliyorum, elimde bir şikayet mektubu, gözlerim mezarlıklarda.
Eskiciyim virane olmuş Gönüller'in, sevdaların, aşkların.
Mutluluğun ve acının.
Çocukluğunu kaybetmiş tüm ihtiyarların, ihtiyarlarını kaybetmiş tüm çocukların.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!