Kalabalık otobüste
sıkıştırılmış bir köşede.
Yüzünde müthiş bir utanç
al al olmuş yanakları,
dilinde sessiz beddualar
içinde ise çaresizliğin
İnanamıyorum gecenin bu vakti,
Seninle yeşilköyde..
Tam arkasından Çınar otelinin,
Denize taş attığımıza..
Üstelik senin gözünde manasız
Gözyaşların,
Elimde dört metrelik kamış,on beşli çapari,
Yanımda dostlarım can ciğer,
Boğaz köprüsü karşımda,
Yazın sıcağında,
Serin bir rüzgar okşar yüzümü hafif hafif
Baloncular sahilde,çaycılar simitçiler
İnan dostum aşk dediğin,
Gözlerden kalbe akıştır
Kanarsın o bakışlara,
Sonu hüsran, aldanıştır..
.
Rüya gibi gelip geçer,
Kurumaya yüz tutmuş solgun çiçek gibiyim,
Gelip bir damla suyum olmanı bekliyorum.
Hasretinle kavruldum,şu yaralı gönlüme,
gelişinle bir hayat vermeni bekliyorum.
Kapkara bir gecenin kimbilir neresinde,
Mazideki hayali,yüreğime saplanır
Cam kırıkları gibi,o keskin bakışların.
Haziranda zemheri,bedenime toplanır,
Ayazıyla üşürüm,içimdeki kışların..
Ne zaman kabarırsa,içimdeki denizler,
Ben miyim
Şu siyah beyaz
solgun resimdeki
üç tekerlekli
bisikletinin üzerinden,
aslında acılarla dolu olduğunu
Karşı karşıya oturmuşuz
Arnavutköy sahilinde,
bu eski kahvede
bu bahar sabahında
bir sen birde ben
daha ne olsun..
Unutturur bana tüm dertlerimi,
Bir içten gülüşün, tatlı sözlerin.
Her derdime deva bir ilaç gibi,
Tazeler ruhumu, güzel gözlerin...
Gözlerin gönlümün umut duası,
Gök yüzüme kapkaranlık, bulutların dolduğunda
Senin yağmurların ile, ıslanmayı seviyordum
Gözlerin puslanıyordu, çiçeklerin solduğunda
Belkide gözlerindeki, puslanmayı seviyordum
Mahkum etmiştin sen beni, yüreğinle tutuklayıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!