Güneş olsam
Pencereden sızsam
Dokunsam yüreğine
Renklerin görünse
Sema görünse
Güneş doğmadan ölemem
Haziran çocuğuyum ben
Ak özlemlerle boğulurum
Nihavent sıcaklıklar işler ruhuma
Sessiz gönlüm seninle azar
Alıştık bakmaya balkondan denize
Kanat vurduk sıcak zamanlara
Son defa gözlerimizi kıstık bulutların dansına
Biz onunla bulutları suya ve seviye çeviriyoruz
Yüzümü boyatıyor her hazanda
Ah sevgilim ah !
Bu yürek sana ağlıyor
Çek artık yüreğimin pimini
Yüreğimde tütüyorsun
Gözlerime işledin Simanı ilmek ilmek
(Hacılarla beraber şeytan taşlıyor tüm kuşların ninnileri
Avuçlarımda boş bir ülke doğumu
Burası makber diyor
ölü bir çocuğun gözünden düşen yetimsizliğe ağlıyorum.
Baba kurtar beni!)
Perçemlere ansızın bulut yağdığında
Lal kesildim gözlerinin bebeklerine
Kaç ömür bitter
Kaç şiir saklı
Kaç ölüme hayat verir gözlerin
Yanaklarında misk kokusu
Ah Sevgilim
Acını hissetim noksanlığında
Sen bir destansın
Tarihin dumanlı yapraklarında
Seni sevmek sisifos gibi kayayı hiç bırakmayacak şekilde dağın zirvesine taşımaktır
Seni sevmek
/.
Betimleme beni içime bak
Ayrılığın puslu aynasıyım
Bekleyişin kırışık yüzüyüm
Koy başını göğsüme
Dinle yalnızlığın hüznünü
Nasıl onarılır suskun ve dilsiz
Kırık bir zaman
Ardı sıra uzanan tellerden çıkan cızırtılı bir ses gibiyim
Tanrısal bir solonun gülümsemesini istiyorum ben
Sabaha dek kahkahalar atarak
Lapis lazuli gözleri
Kucak açtı bütün taşlara
Kül kokan gecelerde
Bir dünya kur masmavi olsun
Düşler kıyılarına kırmızı entarisi'nin içinde
Aklıma düşünce lazuli gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!