Sana ant olsun ey Beyrut
Bağdat gibi kızıl kıyamete
Boyansa da gecelerin
Ve Kudüs’ten görünse de
Nemrutun sende yaktığı ateş
Terk etmeyecek yüreğimiz seni
Gözlerin kadar ağır sessizliklere yenildim bugün
Kapanmış gözlerimi
Bir çocuğun avuçlarında açtım
Her yürek atışlarım sandım
Çocuksu avuntuları
Buda benden bir hatıra olsun
Ben beyaz sayfana
Karanlık bir köşede
Bekleyen anne özlemleriyle
Sarılıdır tüm sözcüklerim
Ellerimde yıpranmışlığın izi
diyelim ki gittin!
ardında kalanları tek tek sayalım mı?
tek tek fazla oldu galiba
ardında kalan yanlız hiç olunca
kapı ve eşik
Ey Hatice’nin varisi
Ayşe’nin kıskançlığı
Fatma’nın sadakati
Zeynep’in direnişi
Gönlümün kerpiç duvarlarına
Sen yazdın mekki bir sevgi
Tan ağarırken
Senin yüzüne vurdu kızıllıklar ey Beyrut
Yamaçlarında kandan güller yetişti
Bir tarihin kalıntılarıyla direnirken
Suskun durdu tüm dünya utancından
Gizemli bir düşüncenin
Kör düğüm olmuş ağında
Ellerimde büyümenin verdiği yorgunluk
Benzimde ise hafif sarılıkla
Okyanusun en derin yerine
Sakladığım bir şarkıyla
her tanesini ayrı bir melek
Taşırmış derler
O yüzden hiç birbirlerine değmezler
Her birinde ayrı bir şekil
Bu da milyonlar eder bil
Bu bir mucize degilmidir
Sonbaharda üşür yapraklar
Dökülür birer birer toprağa
Çiseler üstüne yağmur
Benim ise gözlerimde alışılmamış bir pırıltı
Sırtımda senden arta kalan bir kalbur
Karanlık bir sokağa düşmüş
Kıvılcım kadar aydınlatırken dünyamı umutlarım
Ben sarhoş bir geceden kalma
Son şarkımı yazıyorum
Artık vuslatına vurmuyor akrep ile yelkovan
Çünkü hep ayrılıklara kurulu zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!