Atına gazel yedirir
Sazına söz deydirir
Şapkasın eğdirir
Ağam züğürt ağam
Türküsün ovada
Kuşların yuvada
Kız oynar sofada
Ağam züğürt ağam
Helvayı hitaplar
Kirpikli kapaklar
Sabahı şafaklar
Abdullah has ağam
Çocuklar aç gezer
Gelinler döş ezer
Ağamdır hoş gezer
Züğürttür bey ağam
8.2.2011 İST
Perihan PehlivanKayıt Tarihi : 11.2.2011 20:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Perihan Pehlivan](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/02/11/abdullah-aga-2.jpg)
Vefanıza sukunetinize diyecek yok. İnsan oğlunun ihtiyaç duyduğu, ruhunu okşayacak ruhuna gıda, ilaç olacak her şey sizin o kocaman yüreğinizde eminim.
Eksik olmayın hep var olun. Şiiriniz çok farklı ve çok güzeldi kutluyorum baki selamlar.
Birde Duran Ağa'yı görelim:
Duran Dayı
Duran Dayı,
Duran dayı, Duran dayı!
Kaçırmışsın arabayı,
Yaya bulamazsın köyü,
Varamazsın Duran dayı.
Kahvede kumar oynarken,
Oğlunla aynı boydayken,
Ayşe teyze gitti erken,
Göremezsin Duran dayı.
Eşek bile, Duran dayı,
Dün çarptığı tokanağı,
Bugün bilir sakınmayı,
Bilemezsin Duran dayı.
Eşek öldü semer kaldı,
Borç yiğidin kamçısıydı,
Senin kamçın da kırıldı.
Vuramazsın Duran dayı.
Onulsa da el yarası,
İflah olmaz dil yarası.
Kalmadı ilaç parası,
Alamazsın Duran dayı.
Ne geçti bugün aradan,
Böyle bir günde sıradan,
Belli ki sızlıyor vicdan,
Silemezsin Duran dayı.
Yazın gölge doyum olmaz,
Elden gelen öğün olmaz,
Olsa da vaktinde gelmez,
Doyamazsın Duran dayı.
Sütten yanmış ağzın belli,
Üfleyip içersin suyu,
Dünkü beğendiğin huyu,
Beğenmezsin Duran dayı,
Cebinde yok beş kuruşun,
Evlenmekten dem vurursun,
Züğürde kız, zor bulursun,
Bulamazsın Duran dayı.
Evlenmek kaldı seneye,
Bor’un pazarı geçerse,
Zor gidersin sen Niğde’ye
Gidemezsin Duran dayı.
Süleyman Bektaş(Çağdaşi)
Kaburgası kalın ağa. Bizim o taraflarda öyle derler.
Kaleminiz daim olsun.))
TÜM YORUMLAR (4)