Ne o bir tanem
Unuttun mu beni
Yaşadıklarımızı
Beraber gülüp ağladıklarımızı
Yani unuttun mu o büyük aşımızı
Kar yağdı, bürüdü yorgan gibi dört bir tarafı
Kırmızıya boyadı, ben beyaz kârı
Damla damla dalayan
Kan damlaları.
Çocuk'tum, saf, temiz, masum'dum
Kirpiklerin ok ok olmuş
Batmış şu sineme batmış
Dalmış gönül kapısından
Çalmış yüreğimi çalmış
Açtım gönül kapısını
Bir mezarının başına geliyordum
Hıçkıra hıçkıra hüngür hüngür ağlayarak
Ve birde oturup dertleştiğimiz
O çam ağacının yanına.
Nelerden bahsedip, neler neler konuşurduk
Bir Ağustos akşamıydı İstanbul da
Bulutlar kıp kırmızı hava tedirgin
Ve ağaçlar ürkek mi ürkek
Bir çığlık atarcasına haykırıyordu martılar
Dillerden dökülen hep aynı mısralar
Yerler ağlıyor, gökler ağlıyor
Dini dili ırkı fark etmez asla
Her insan aslında, beyaz bir sayfa
Ey insan hakları denilen yasa
İnsanlığa hizmet et değişme asla
Ben ne bir ağcım nede bir taşım
Biliyorum çocuksu bir heves ama
Seviyorum seni birazcık anla
Bak kül olmuşum aşkınla yana yana
Diyeceksin ki şimdi değil
Belki bir daha ki bahara
Gözümü açtım dünyayı seninle gördüm
Seni görünce deliye, deliye döndüm
Sevmeyi sevilmeyi seninle bildim
Aşkınla güzelliğinel delirttin hülyam
Seni, seni düşünmeden günüm geçmiyor
Gül dedim hep gül
Gülün ömrü kısa olur dediler
Ben aldırmadım o laflara
Yinede gül dedim
Hep gül
Üzülecek şeyler arama
Arama kusurlarini babanin
Yaslan bir ağaç gibi ona
Kaybolan şeyler gitmedi bir yere
Unutma ki
Güvercinler merhamet taşir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!