Dinmeyen hışırtı, gölgeler
Kat kat evlerin soluksuz
Pencerelerine sinen uğultu
Yaklaşan son mu fırtına?
Hırçın dalgalar yıkılan dev
Dövülen sahil nerde?
Kız kalesinde denizi gördüm
Denizin uçan kızlarını
Göksu’nun yeşil vadisine
Toroslar’ın keklik bakışlarını taşıdım
Yörük çadırına sığmayan
Özgür düşünceleri süzdüm
Gözlerim kapalı, bir çocuk
Bir elim annemin bir elim babamın
Yürüyorum.
Kaldırım ıslak ve kaygan
Ayağımın biri tökez diğeri uygun adım
Yürüyorum.
Bırak acıların içinde kalsın
Zaten anlatmıyormu onları
Yüzünde ki o ifade?
Söylesen ne olur!
Söz kalır iki dudağın arasında.
Çektiklerin içinde bir düğüm
Kavgaların sonlandığı an
başlayan güz.
Kışa sıcak yakarışlarla giren
yaşlı adam kadar hüzünlümü?
Dağlardan kopup inen
İçimi kaplayan hüzün
Duyduğum kaygı
Kim bilirdi ağlayan çocuğun
Gerçek isteklerini.
Büyüyen ağrıların dar geçitini
Büyüyen umutların ruhsuz şekkillerini
Rüyalarımda şekilden şekle giren ruhum
Piyano yalnızlığında
Yankılamakta duvarda sessiz çığlıklarını
İçsel bir derinliktir.
Sürüp çıkardığımız her mânâ
Yaşamdan sayıp aldığımız tüm tad
Salınıp kardığımız tarla.
Fahişe yatakları sıcak
Göğsümde yatan kadın kaçak
Saçları saçak saçak
Ben kaçak...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!