Derler ki;
Boynu bükük olur olgun başağın,
Bereket vardır boyun bükmekte.
Hiç boyun eğer mi akıllı insan.
Erdemlik midir boyun bükmek.
Ve derler ki,
Karabasan gibi çöktün üstüme
Tutuldu dillerim lal ettin beni.
Baştacıyken yarenime dostuma
Ayaklar altında yol ettin beni.
Gönülden gönüle giden yol iken
İğde ağacında bir kuru yaprak
Burnumda tütüyor o çorak toprak
Esse deli poyraz bir gün kavuşsak
Köyüm beni, ben köyümü özledim.
Yazın güneşinde yanıp kavrulsam
Sen,
Sevdalı küçük kız.
Tutsan da acıların günlüğünü,
Gözyaşı koyma gönlünde.
Mayala toprağı sevdanla.
Tohumlar toprakta.
Gurbete salmıştı,nüfus çokluğu
O bilirdi fakirliği yokluğu
Para kazanmazdı karın tokluğu
Yaşardı zulüme inat ırgatlar.
Hozanın çöpüyle yırtılır çarık
Sevda umuttur gülüm,
Tutunmaktır yarınlara
El emeği,
............- göz nurudur.
Çiçeğidir gönül bahçesinin.
Çocuktur sevecen,
Ben senin ufuklarını bilirim.
Kara kara bulutlar kaynar,
Suya gebe kanatlarını,
......................- katmer katmer açarak.
Ortalık kararır,
Ve sonra bir rüzgar,
İhtiyarlık büktü bizim belimiz
İşitmez kulaklar demez dilimiz
Uzak etti yakın olan yolumuz
Dilerim mevladan yol ayrı geçmez.
Elbise dikerler patiska bezi
Kör kuyunun boz bulanık suyundan,
Şifa kaptı deli gönlüm,
Duydun mu?
Diken dolu,
Taş doluydu yolların
Çıplak ayak gelip geçti,
Kumlar savrulur sazlıklardan.
Ezgiler yalnızlığı anlatır.
Esen hasret rüzgarıdır gayri,
Ve
Hüznün tutsağı olmuştur sevda.
Sarıya bürünür her yan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!