Aşktı benimkisi, ölmeyi bekleyen,
Kapalı kapıların ardında çözülmeyi dileyen.
Tozlu raflarda unutulmuş, çürüyen,
Kokuşmuş bir hatıra, sahibini bekleyen.
Geçti günler, saatler, aylar, yıllar,
Kaybetmedi umudunu, yere düşen parçalarını.
İzleyen oldu hep, bakamadı yüzüne,
Yara oldu derin kalbine, ama gitmedi o geçip giden saatler gibi.
Satırlar, kıtalar ne ki anlatmaya?
Yazarsın da duramazsın, ta ki kalem kırılana kadar.
Sözler, cümleler ne ki anlatmaya?
Konuşursun da susamazsın, ta ki anlayana kadar.
Anlamaz olmuş bizimki, hatalarından ders çıkaramaz olmuş,
Soramamış ki "Ders çıkarsam kime? Çıkarmasam neye?"
Sağır kalmış, kör olmuş bizimki,
Konuşmuşlar Hiç bakmadan o gözlere.
Bekleye bekleye durmuş, düşünmüş,
Acaba kitabın arasında kaldı mı ayraç?
Unuttu mu, yoksa unutmak mı istedi diye düşünüp durmuş.
Yolun sonunda bakmış o gözlere,
Sonra bir bakmış, düşmüş içine.
Kurtarmayın, ölmüyorum, sürünüyorum,
Girdap gibi çeksede, cehennem gibi yaksada.
Öldürmeden ruhumu, alsalar da kalıyorum,
Bakıyorum, süzüyorum, görüyorum, sürünüyorum...
Kayıt Tarihi : 22.1.2025 17:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Unutulamayan Kişiler
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!