Çok olun, çocuklar, çok olun,
Yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce.
Daha çok olun, daha çok olun,
Yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun.
Bu dünya ne tek tek yaşamakta,
Bizim hiçbir hürriyetimiz yok,
Hiçbir hürriyetimiz,
Ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek.
Sen orada bağrına bas dur en büyük çileyi,
Ben burada en büyük çileyi doldurayım,
Ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
Rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
Senin etinden, tırnağından ayrı,
Senin kokundan uzak.
Benim güzelim,
Benim ceylan bakışlım,
Ölüme düştü akşam
tülbentten süzdüler bataklığı
öksüz bir arı kuşu kaldı.
Dalgaya düştü deniz
unutup tuza döndü
koynundaki balığı
Pinarindan ozgurlugun al bir yudum,
cek bir soluk ruzgarindan sevdamizin
seni benden ne bu kapi, ne bu duvar ayiracak,
seni ne bu kara kara gelen olum.
al bir yudum pinarindan ozgurlugun
ruzgarindan sevdamizin cek bir soluk
bu gece ne bir yıldız, ne ay var yaşlı gecede
hüzne yer yok yüreğimizde hüzne yer yok
nasıl olsa kıramazlar filizlerini
mutluluk pınarından kaynaklanan sevgimizin
çabuk gelir geçer yaz yağmurları
bu gece ne bir yıldız ne ay var yaslı gecede
Gün ışığından güzel kadın
renklerin koynunda
çiçeklenmiş duruyorsun terasta,
kızıl saçlarını sallıyor
çapkın
bakışların
Çürümüş saatleri yaşıyorum
Epey bi ömür geçirdim
Ve Sana yüreğim ortasına basarak gelmek isterdim
Keskin bir bıçak yarası
Acıtıyor akşam tanelerini
Gittin
Ayrılırken buz tutmuş bıyıktı gözlerin
Kaçamak ellerimiz komutsuz sallandı
Dudaklarımızda sıradan sözcükler
Vedalaşmayı bile beceremedik
Son bir bakış kaldı arkanda
gün boyunca damladı
güneşin altın saçlarından
doyumsuz bir ezgi
kavakların uzunluğuna
gün boyunca
terledi yapraklar




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!