Sevgilim kimsesizliğiyle övünmesin ellerim
efkar dağıtalım bu akşam
kabuklu meyvalar al
içkimize arkadaş olsunlar
şu cırlak satıcıdan
içimde titreşen suları alıp sakla
Yalnızlığımı büyütür kalabalık
Gökdelen'in gölgesine siner
Karanfıl Sokak kalınlaşır
yoksul kadın çocuklarıyla
çöplerin üzerine konar
gözleri cam kırıkları
Tüm umut yollarını kapayan
aşk da bir isyandır.
Nerede kimbilir o fırtına,
beni yüzyıllara savuran
yüzü yırtık kan.
İşlediğim zamansız sevdanın
Hep merak ederim
Nasıl sevişir kardelen çiçeğiyle kar
Ve kar damara nasıl akar,
Uzatıp başını ak yorgandan
Nasıl sessizce ortaya çıkar?
Oysa geldi de denemez
Birazdan ılık, tatlı uykular sarar bakarsın,
bakarsın sırtıma bir sıcaklık gelir,
birdenbire bakarsın,
karanlıklar ortas›nda başlar tutuşmaya
benim anadan doğma insan tabiatım.
Üflerim
Şiirin tüm gizini kulaklarına
Havalanır birden aklın
Akşamlar akar dudaklarına
Oturursun ortasına akıntının
Tut ki bir aşklığına çıldırdın.
Kaçamak bakışlarımız dokunurdu birbirine
suçlu suçlu yürürdük
gülmeyi konduramadan dudaklarımıza
acılarla delik deşik
bir olgunluk izlerdi gölgelerimizi
yağmur ıslatırken kaçak evi
Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir’in Dinekbağı’ndan.
Küçücük bir ev önünde yaşarım yapyanlız.
Yılda bir çiçek açar,
yılda bir kayısı veririm,
avuç içi kadar.
Sokul yanima,
cigliklar dolarken kentin sokaklarina
yirmidört ayar yankilar düser daglardan.
Üsürüm kar giyinmis agaçlar gibi
simsiki tut ellerimi
ki,
Ölüme düştü akşam
tülbentten süzdüler bataklığı
öksüz bir arı kuşu kaldı.
Dalgaya düştü deniz
unutup tuza döndü
koynundaki balığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!