03.01.15
Sınavdayım. Yıllarca öğrenci olarak geldiğim sınavlara 27 yıldır öğretmen olarak giriyorum. Ya sınavın hazırlayıcısı benim, ya hazır sorularla yapılan sınavda salon başkanı ya da gözcü. On yıldır değişen nesilleri sınava soktuk. Babalarını sınav yaptığımız kişileri de sınava soktuk. Belki onların oğulları ya da kızlarını da sınav yapacağız.
Sınav yapmak çok sıkıcı bir şey. Belki de sınava girenlerin sıkıntısı yansıyor bize. Sınav kağıtlarını okumak öğrenciyken bana çok zevkli bir şeymiş gibi gelirdi. Oysa hiç de öyle değil. Aksine çok bunaltıcı bir işlem. Cevap anahtarı karşınızda bile olsa kağıtları doğru değerlendirememek korkusu strese sokuyor insanı.
Sabah hava çok soğuktu. Ellerimi ceplerime sokuyor, paltoma sıkı sıkı sarınıyor, atkımla boynumu sarmalıyor, yün şapkamı kulaklarıma indiriyordum. Arabanın kaloriferinden daha fazla ısınabilmek için bir durak ötede indim. Sert rüzgar suratımı yakıyordu.
Sabah patates yahnisi yemiştim acılı. Acıyı daha fazla koymadığıma pişmandım şimdi soğuğun şiddetini görünce. Salon da soğuktu. Zaman geçmez diye düşündüğümden yanıma şiir kitabı ve muhtemel sıkıntımla baş edebilmek için şiir yazarım düşüncesiyle ajandamı yanıma aldım.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim