952-56 Mesut'lara Mektup 1. 2. 3. 4.

Ekrem Akbunar
100

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

952-56 Mesut'lara Mektup 1. 2. 3. 4.

Mektup 1

Keyfim kaçar düşünemez olurum
İnsan canlı canlı ölünce Mesut
Yüzde meymeneti damda bulurum
Yüzde boya ehli kalınca Mesut

Hakk’ı bilmez fosil bulup tapınır
Kanat takıp takla atıp tepinir
Pazar geçe kalmaz erden kapanır
Kasalar faizle dolunca Mesut

İşte adaletçe hakça dağıtım
Teröre burs vermek oldu eğitim
Türbanlının hükmü elbet soğutum
Hâkimler eteğe dalınca Mesut

Asker Hakk’a düşman değildir ama
Omzu kalabalık dinine âmâ
Hangi görev kutsal bildiysen deme
Diyanet süt dökmüş yolunca Mesut

Otuz yıldır şehit verdik dağlara
Analar diş biler kalan sağlara
Golf oynar paşalar girip bağlara
Gençliği enayi bilince Mesut

Cahil Müslümanın bozuk şakülü
Yetmiş iki dilli Cennet cetveli
Cemaatler birbirinden darbeli
Kalleşlik farz olmuş kulunca Mesut

Dünyevi’lik nama yazıldı senet
Hem yumurta taşır hem delik sepet
Cübbeli profu neylesin millet
Diplomalı cahil olunca Mesut

*

Mektup 2

Mesut bu aralar gönlümüz engin
Rahmet gözlüğünü takmışız Mesut
Hakk’ı arar iken dalgın mı dalgın
Kaç zamandır neye bakmışız Mesut

İnce derde düşen ebed düşünür
Naçar kalmış volkan olur eşinir
Her nefesten tebdil edip taşınır
Biz ta baştan yola çıkmışız Mesut

İlmi ledün göğe yıldız koydurmuş
Bu sır dile tespih dizip saydırmış
Ehli dil kadıyı kürkten caydırmış
Kürkü ruhumuzdan sökmüşüz Mesut

Yerdekine göktekine es selam
Gönülümüz dilimizde vesselam
Söyle neyler bize vesvese ilam
Bir tek kul hakkına çökmüşüz Mesut

Ben diyorsam közü bastır yarama
Sen diyorsam sözde kusur arama
Yan diyorsam ateşi vur çırama
Biz yüreği başka yakmışız Mesut

Deveye bir tutam ot yar olmadan
Yaydan çıkan doğru bağrı delmeden
Sen kavi dur dünya düşsün çelmeden
Kahrını boşuna çekmişiz Mesut

Nazarlığın üzerinde göz gezer
Her ne varsa içerinde öz gezer
Dört kitabın meramında söz gezer
Nasihat verene tokmuşuz Mesut

Adımız çıkmış mı hepten deliye
Varsın eller desin bak enayiye
Yenim dar yakam dar mülk diye diye
Mülkün sahisinde yokmuşuz Mesut

Kördüğümden köprü kurduk ya sana
Geç geçebilirsen çözüp bu yana
Söyle eğer görür isen insana
Müslüman dedin mi çokmuşuz Mesut

İnsanlık dedin mi çokmuşuz Mesut

*

Mektup 3

Bankaya koşarken Müslüman mıydık?
Hasadı faizle kaldıran Mesut!
Cepteki haramı zekâta saydık.
Dindarlığımıza güldüren Mesut!

Kur’an-ı süs diye astık duvara,
Sünnet edip, adam sürdük pazara,
Adam dedik, her bıyıklı zağara!
Bebeği üç aylık aldıran Mesut!

Kimin kültürüyle ezdik kadını?
Listenin sonuna attık adını,
Zeynep Gülsüm deyip etme yâdını,
Biziz peygamberi öldüren Mesut!

Yo… Darılma, beni mana doğrular.
Kur’an doğru diyor, bizde eğriler.
Nedir içimizdeki efkâr, ağrılar?
Sohbeti şarapla bulduran Mesut!

Mümin bacımızın hakkı zindanda,
Hem devlet, hem okul kıydı meydanda.
Biziz sorumlusu, suç yok türbanda!
Yasayı hâkime deldiren Mesut!

Sus… Daha bitmedi diyeceklerim.
Velev ki, kumpastır sayacaklarım.
Kahreder tarihten duyacaklarım.
Gör kanadımızı yolduran Mesut!

Abdulhamid ile kimdi devrilen?
Huduttan hududa bizken savrulan,
İçerde her yanı kapmışlar ulan!
Milleti idamla yıldıran Mesut!

İhanetin çemberini yarmadık.
Bin bildik, bir bilene, biz sormadık.
Şehit kime denir kafa yormadık?
Mecliste Mason’u olduran Mesut!

Dağlarda tüneli ele deldirdik.
Mühendisi nerden gidip aldırdık.
Çinli de gelince hepten çıldırdık.
Türklüğü Hindiye çaldıran Mesut!

Kürt kardeşimizi hor görmedik mi?
Laz’ı on ikiden biz vurmadık mı?
Çerkez’i isyana zorlamadık mı?
Vatanı biziz biz, böldüren Mesut!

İstemem koy yan cebime diyen kim?
Torpil için dürüstlüğe kıyan kim?
Hakk’tan gayrısına sırt dayayan kim?
Mertliği çamura daldıran Mesut!

Yaş makbul olmadan namaz kılmayız.
Müslümanız, Arapça’yı bilmeyiz.
Üç dört dil öğrensek kâfir olmayız!
Vakti boş işlerle dolduran Mesut!

İslam sade kalbe dile kalmasın.
Yetsin artık, güller dalda solmasın.
Kavgamız kuru bir kavga olmasın!
Olmuşu olanı bildiren Mesut!

Dünyevi nedir tuz ekmek hatırı?
Kendi boynumuza çaldık satırı!
Hoş gördük ya, Yaratan’dan ötürü! ! !
Tövbe edip günah sildiren Mesut!

***********************************2007-2009
Mektup 4

Mesut, Hasan öldü, sizlere ömür…
Bin yıllık davada her şey sır kaldı..
Son sözlerini kim anladı bilmem?
Ak alnında bize miras nur kaldı..

Dedi: Bu emanet mukaddes yüktü.
O günde beş vakit boynunu büktü.
Çektiği çileler bizden büyüktü.
Akşam geçti, yatsı güne kör kaldı..

Kurumaya yüz tutmuşken kafile,
Çınarı titretti ama nafile,
Kökler güne çıkıp sundu defile.
Göze geldi, söylemlere ar kaldı..

Gençtik, devir: bilgisayar devriydi.
Hasan yiğit amma biraz fevriydi.
Klavyenin sitemiydi, cevriydi.
Yol üstünde dipsiz kuyu, hor kaldı..

Susmadı, haykırdı gerçek doğruyu.
Dindirelim dedi dinmez ağrıyı.
Yoğurmaya çalıştı hep eğriyi.
Köz içinde, kan içinde ter kaldı..

Mesut, Hasan öldü, anlıyor musun?
Ondan kalan sesi dinliyor musun?
Kalk oğlum ayağa, günlüyor musun?
Yan gelip yatandan bize pir kaldı..

Mesut, ne kırk gündür, bizi biz yaptı.
Hasan geldi gitti Allah’a taptı.
Kimdir Hasan’ların yolundan saptı.
Mesut, pervaneler artık hür kaldı..

Dünyevî’yim kulu olmaya kuldur.
Tut elimden Mesut, ağanı güldür.
Haydi can gardaşım, istersen öldür.
Bende gönlü dolu, bomboş ser kaldı..!
...............................................................2013

Ekrem Akbunar
Kayıt Tarihi : 17.8.2009 14:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ekrem Akbunar