Hep kendi doğrularımızın arkasına sığınıyoruz. Mutlak bir duygu yoğunluğuna girmeden arayıp, sormuyoruz. Ne zaman duygularımız ağır bassa duymak istediğimiz sesi kulaklarımızda bitiriyoruz. İlgisizliğimizi, mazeretlerimizle süsleyip suçu topluma, çevreye, el aleme yıkıyoruz.
Hayatından çıkıp çıkıp geri geldiğimiz insanların da duyguları olduğunu ya düşünemiyoruz ya da umursamıyoruz. Bu da bizim empati kurmadığımızı gösteriyor.
Kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyup varlığımızın verdiği mutluluğu, onun ağzından çıkan sözlerle, sesindeki neşeyle anlayabiliriz. Ama yokluğumuzdaki acıları, kederleri, hüznü konuşmadan nasıl anlayabiliriz? Bizi mutlu, enerjik, ruhsuz, duygusuz gösteren o sahte fotoğraflara mı aldanıyorlar? Gözyaşlarımızı içe akıttığımızı göremedikleri için mi sessizler? Yoksa suçu yine topluma mı atıyorlar?
Toplum, tarih boyunca hiç bu kadar aşağılanmamış, bu derece haksız bir suçlamayla suçlanmamıştı. Kendi doğrularımızı gizleyip toplumu günah keçisi ilan ediyoruz. Toplum aşağı, toplum yukarı. Bahanelerimizi sıralayıp haklı çıkmaya çalışıyoruz.
Biz, kendimizi haklı çıkarmaya çalışırken karşımızdaki kişi sırf nezaketen bize hak veriyor. Bizi kırmamaya, incitmemeye çalışıyor. Aslında bir konuşsa biz bir daha...
Neyse, merhaba ey gece!
Yine ben geldim, kadim dostum.
Kayıt Tarihi : 27.3.2022 21:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!