Mest-i nâzım
Çâresâzım.
Duy avâzım
Söyletme, gel!
Sen, cânımsın,
Cânânımsın
Sultânımsın
Naz etme, gel!
Bîvefâsın
Pür cefâsın
Hem sefâsın
İnletme, gel!
Ebed'imsin
Ezel'imsin
Güzelimsin
Ecelimsin
Yine de gel!
Kışım- yazım,
Dertli sazım,
Alın yazım
Söyletme, gel!
Aşkın gurur,
Beni vurur,
Bir güzel nur
Nur yağdır, gel!
Aşk bir hece,
Bir bilmece,
Bir tek gece
Bekletme, gel!
:::::::::::::::::::::::::::
ÂFET-İ ŞÂHÂNEM
Rengi parlak, kokusu hoş, pek nadide bir çiçek o,
Böyle çiçek, her bahçeye, her yüreğe ekilmez mı?
Daldan dala, hep gönlünce uçup gezen kelebek o,
Yakalarsam, yüreğime nişan gibi takılmaz mı?
Gülüşü var; yaylalardan...reyhan, ıtır, dağ yoncası,
Göz süzerek bakışı var; gönül çelen aşk kancası
Dayanmak hiç mümkün değil, dudakları gül goncası;
Hele bir de 'öp' der gibi, fettan fettan bükülmez mi...
İpek teni amber kokar, gerdan kaymak, omuz mermer,
Tanrı vermiş bir güzellik, kızıl saçlar elâ gözler,
Bir de sevda müptelası, her nefeste aşkı özler,
Ona aşkı sunmak için adak mumu dikilmez mi,,,
Olgun çağda, fakat hâlâ görünüşü körpe piliç...
Öyle bitek bahçesi var,bir sevgi ek, bin nimet biç,
Güzel sözle yaklaşırsan, müşfik, geri çevirmez hiç
Böyle cömert gül bağına, aşk fidanı dikilmez mi?
Koltuk alt ı şekerpâre, tatlı tatlı yemesi var,
Pembe uçlu, hem kaymaklı lokum gibi memesi var.
Lütfedip de uzatarak, 'ısırma, em' demesi var,
O an için, her türlü dert, seve seve çekilmez mi?
Misafirler için özel, lezzetli bir böreği var,
Fırınından çeşit çeşit kurabiye, çöreği var.
O fırında yakmak için âşıklara gereği var,
Nice âşık o fırında seve seve yakılmaz mı?
Bir de oynar fettan kadın, kalçaları kıvırarak,
Göğüsleri hoplatarak, saçlarını savurarak...
Bakanların yüreğini, acımadan kavurarak
Varsın yansın yürek, böyle ziyafete bakılmaz mı?
Güzelliği hiç örtüsüz, kollarında görmek için,
O yuvarlak kalçaları, avuçlarda dermek için,
Kalesine girmek için, vuslatına ermek için
Naz ettikçe yalvararak, önünde diz çökülmez mi?
Kraliçe arıdır o, kovanına gitmek lazım,
Güzelliği tatmak için, peteğe dil sürmek lazım
Şahikaya varabilmek uğruna can vermek lazım
Bitene dek tüm ballar, o peteğe dökülmez mi...
Bacakları arasında bir sıcaklık, güneş gibi,
Aşk yuvası hep yangında, yanar, yakar, ateş gibi.
Yatağında fıkır fıkır, cilve dolu bir eş gibi,
Yaşı yetmiş bile olsa, böyle kadın sikilmez mi?
Öyle tatlı bir tuzak ki, isteyerek bastım faka,
Kendi gelmez, ben kör oldum resimlerne baka baka.
Kızma sakın, bu sözlerin azı ciddi, çoğu şaka,
İnsan bazen sevdiğine, böyle biraz takılmaz mı? ..
Kayıt Tarihi : 1.4.2012 14:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!