8 MART ŞİİRLERİ

8 MART ŞİİRLERİ

Kemal Kabcık

16 Mart 2013 Cumartesi 16:26:52

Bir yalnızlık siniyor yine bedenime ve ruhuma; şu kaderimin çaresizliğinden yansıyan! . Yine umutlu olma çabası, yarına kendimi toparlayabilme isteği ile dolup taşıyorum! . Yine bir yalnızlık; elde kalemi ile, sayfalara dost kalabilme çabasında! . Yalnızlığımı ifade ettim; kimseye yardım için ulaşamıyorum, sanki, kimse yardımıma gelemeyecek belki de! . Bu yalnızlığın; kendi ayakları üzerinde yürümeyi öğrenmesinin zamanı geldi! . Dostluğun yardımı gelecektir umudu hâlâ var, çok şükür! . Bir dostluğa yardım edebilme fırsatı her an doğabilir! . Şu an varlığım; bir gereksizlik içinde sanki! . Varlığının manasını yitirmiş bir yalnızlık duygusu, şu an yaşadığım! . Geçecek inşallah, bu gereksizlik hissi de geçecek ve seven ile sevilen mutlu olacak, yarınlarda yaşanması beklenen, umudun tekrar doğuşu ile! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 16:40:04}
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

16 Mart 2013 Cumartesi 16:49:30

Kitap okumadığım zaman; yaşam enerjim tükeniyor sanki! . Kendime zulmü durdurmayı düşünüyorum şu an! . İstediğim kitabı okumak ve hislerle dolup taşmak istiyorum! . Kitaba inandım, diyerek, insanlık beni suçlayacaksa eğer, ben suçumu kabullenir ve hakkımda verilen hükme uyumlu oluveririm! . Sonum idama gitse; okumaktan vazgeçmemeliyim! . İnsanın inandığı değerler ile yaşaması, en doğal hakkı değil midir? . Okuyorsam, yaşıyorum ben! . Kendi anlatısını, kendi yazdığı metnimi de, başka yazarların anlatısının üstünde gören de değilim ki ben! . Ben; metin kaleme almamı: okumama borçluyum! . Kitapları çok seviyorum! . Yılan; su içene, düşman belleyen; okuyana dokunmasa! . İnşallah; okuduk, kaleme aldık ve inandığımız değerimiz PAYLAŞIMI GERÇEKLEŞTİRDİK, diye, bizleri DÜŞMAN BELLEYENLER ÇIKMAYIVERSİN! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 16:57:37}
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

16 Mart 2013 Cumartesi 17:05:29

Herkes; insanın yararına çalıştığı inancımı güçlendirmeliyim: çünkü, altı milyar insan içerisinde kendimi eğitmeye çabaladım! . Altı milyar insanın iyiliğini gördüm üzerimde! . Bir çocuk doğar ve altı milyar insanın duyarlılığında yetişir o çocuk! . Şu an; altı milyar insana, kendimi borçlu olarak hissediyorum! . Dünya insanları hoşgörülü, ben de hoşgörülü olmalıyım dünyamızın geleceği için! . Bir baba olunca; evladım da, altı milyar insan arasına dalacak ve o da hoşgörüsü ile, dünyayı sevecek, dünya insanına, paylaşımları ile hizmet verecek inşallah! . Şikayeti bıraktım çok şükür; başkalarına hükmederek değil, mutluluğum için kendime hükmetmeyi daha uygun buluyorum! . Biraz daha iyimserlikle yükleyerek yüreğimi; başıma gelenleri, kaderimmiş diyerek, olgunlukla karşılamaya çabalayacağım bundan böyle! . Dünya; sen kusursuz bir güzelliksin benim için! . Kusur işlemeden gerçekleşen bir paylaşım için; yeniden doğabilmek mümkün olabilse inşallah! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 17:13:38}
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

16 Mart 2013 Cumartesi 17:24:28

“KREUTZER SONATI” Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:

/ Sıra kendi kendine kızmaya gelir! . / Bu duyguyu bir kere duymak yeter bir insan için! . / Ne zaman birbirimize baksak, gözlerimiz ateş saçacaktı! . / Sakin / mutlu bir hayat sürerken, / konuşma sırasında / anlamaya başlıyordum! . / Koşuyor, onu arıyor, arıyordum! . / Nedenle sonuç arasında ilişki kurmamak elden gelmiyor, elbette! . / Gene de sağlam yanım var içimde! . / Başkalarının hiç bilmediği, hiç bilemeyeceği bir şeyi biliyorum! . / Hiçbir şey yapamam onlar için… Şimdi güneydeki yerime gidiyorum. Küçük bir evim, bahçem var orada! . / Çocuklar Tanrı’nın bir nimetidir; bir mutluluk, bir sevinç kaynağıdır! . / {Yazar: Lev TOLSTOY – Çeviren: Rasin TINAZ – ALTIN KALEM KLASİK ROMANLAR – Sayfa Arası:105/113 – Kitap Cümlesi Derleyen: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 17:36:00}
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

16 Mart 2013 Cumartesi 17:46:40

Toplumu değil, kendini harekata geçirecek enerjiyi ara kitaplarda! . Paylaşabiliyor musun; insancıllığınla: paylaşabiliyorsan eğer, altı milyar kez şükür eyle! . Paylaşılandan rahatsız mı oluyorsun; şu dünya alemine bak ve paylaşıma sunulmuş ağaçları, ağaçların meyvelerini, olgun meyvelerden önce, meyvenin oluşumuna açılan çiçekleri bir gör! . Hangimizin aklı yerinden oynamış ve bizler yine ayakları yere basan Allah’ın samimi kulları değil miyiz? . Bir metin kaleme aldım diye, suçlu sadece ben miyim? . İnsanlığın özüne inen paylaşımcı olmuş! . Ben; paylaşımı yeni yeni öğrenen, eğitimde bir çırağım! . Biz asıl; USTALARIMIZIN PAYLAŞIMLARINA ÖNEM VERELİM YİNE! . USTALARIMIZ GİBİ; KALEMİMİZLE ve KAĞIDIMIZLA: HER DAİM, HER ALEMDE DOST KALACAĞIZ İNŞALLAH! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 16 Mart 2013 Cumartesi 17:46:12}
..

Devamını Oku
İsmail Türkmen

Soğuk yüzünü gösterdiğinde mart gecesi
Dünya ya yağarken gülümseyen kar tanesi
Gülümsedi dünyaya içlerinden bir tanesi
Açarken gözlerini yüreğimin prensesi
Soğuk kar üstüne doğdu sevdamın bir tanesi

Kış gülleri beyaz bürünmüşken ak kar altında
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

17 Mart 2013 Pazar 07:59:58

Arif SAĞ Hocamız bilmiyor ve üzüyor beni! . Arif SAĞ Hocamızın türküleri, dert ve gam yükü sözlerden oluşuyor! . Ben; “AYRILIK HASRETLİK” adlı türküye: onlarca söz yazdım, kendimi motive edebilmek için! . Yani; çocuklarımızı acıdan zevk alan olarak değil, acılardan kurtuluşa eren insan olarak yetiştirebilmelidir! . Bir sevda türküsü; harekata geçirebilmeli paylaşımın daimiliğine! . Beni; Arif SAĞ Türküleri dışlasa, Arif SAĞ Hocamız da haklı: çünkü ben acıları bal eyleyemem! . Bana mutluluk gerek ve mutluluğuma vesile olacak türkü sözü kaleme almaya çabalarım! . İnsanı ve insan psikolojisini inceleyelim; kim, mezarını derin ve dar ister? . Benim mezarımı geniş kazın, benim cenazemi derine gömmeyin! . Ben bu düşüncedeyim! . Arif SAĞ Hocamız; istediğine ulaşır! . Bende; istediğime ulaşırım! . Ben; Arif SAĞ Hocamızın müsaadesi ile: ŞÜKRETMEK İSTİYORUM! . Arif SAĞ Hocamızın Öğretisi Paylaşımlarından Öğrendiğime Göre; “ŞÜKÜR EDERSEM; Kemal KABCIK doydu, diye, ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH’IMIZ: NASİP DAĞITIRKEN Kemal KABCIK’a değil, ŞÜKÜR ETMEYİP, AÇ İNSANLARA NASİP DAĞITIR! .” Gibi bir sonuca erişebilmek de mümkün! . Arif SAĞ Hocamıza göre; ben yanlış paylaşımları gerçekleştiriyorum! . Bana göre de, şu gerçekleştirdiğim paylaşımım bana göre hoş görünen! . Arif SAĞ Hocamıza da yer var toprakta, bana da yer var toprakta! . Ve hepimize yer var; ŞU ANADOLU İPEK TOPRAĞINDA! . {Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 17 Mart 2013 Pazar 07:59:33}
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

Yaşadığını Sanırsın

Bil ki; sen, yaşamakta değil, yaşatılmaktasın.
Yaşatan'ı bilmezsen, yaşadığını sanırsın.

Berlin, 6 Mart 2011.
..

Devamını Oku
Dursun Tiftik

Dediniz ki:'Yolcu yolunda gerek.'
Bırakın öyleyse ölüme gidek.

(Mart-1993)
..

Devamını Oku
Ali Cemal Ağırman

8 Mart * * *
Dünya Emekçi kadınlar günü Bu gün.
Haydi, dostlar buluşalım.
Konuşalım bu gün.
Açalım, sırlarımızı.
Birazcık coşalım bu gün.

..

Devamını Oku
Hülya Arısan

Gözlerimde kaybolmanı,
Yüreğimde varolmanı,
Tenimde gezinmeni,
Sevgimle bütün olmanı,
İsterdim...

İstanbul, Mart, 2003
..

Devamını Oku
Dinmez Er

Genç kanı sulamış toprağı,
Kan çiçekleri açsın istemem.
Kurtlar kemiriyor yaprağı,
Cılız fidanlar yetişsin istemem.


28 Mart 1980 Neumarkt/Opf. - D -
..

Devamını Oku
Çiğdem Çakır

Eylül akşamlarında
Anlattığım
Karanlık hikâyenin
Ecel sahnesi
Kurulmuş
Mart günlerinde,
Tutamadığım eller
..

Devamını Oku
Necmi Ünsal

Gün olur, dönüşür yamaçlarda kar çığa.
Zirvelerin başı hiç kurtulmaz buluttan.
Gün gelir dönüşür servi boylar balçığa.
Yeise kapılma taşıdığın umuttan!


01 Mart 2004 Pazartesi, Danimarka-Køge 00:32
..

Devamını Oku
Aylin Ayla Selçukoğlu

Kayıtsız ismin dolanır.Belli belirsiz,biraz içten,biraz cılız,biraz da “SEN”! Hem gülerken sevincime ortak,ya ki üşüdüğümde kapı ardında yanımdaki.Bir kelimeyle ifade edilmeye çalışılan ama zaten baştan galip bir tabir.Adı belki Ahmet,belki Gülşah.Ya da ne bileyim Yunus,Songül,Yelda. Önemli olan hepsinin tarafımdan bilerek ve isteyerek DOST ortak parantezinde bir araya getirilmesi,”TEK” ifadesi.Dost demek istendik sözlerle gururumuzu okşayan,isteğe bağlı yanımızdalığıyla bize hareket serbestisi sağlayan,gel gitlerde nefessiz kalan misale tamamen ters.Güneşin yakıcı harında da şemsiyesi hazır bekleyen,ünlemeden; sağanak yağmurun ortasında bitişen sırtımıza,ellerimizden biz el vermeden tutabilen,dokunabilen bazen yüreğimize eski türk filmi hissiyatında,açabilen kapılarını umarsızca belki gecenin en zifir vakti,tüm ağırlığınca yüklenebilen ve mümkünse yıkabilen engel teşkil edebilecek tüm duvarları,çözebilen tek selamıyla en çoğul SİZ-BİZ leri,eksik ve yanlış yaşanmışlığını hakkıyla yüklenebilen ve yaşama sırası gelmemişleri senle süsleyebilen…Yapılacak ve beraber ömre katılacak öyle çok güzellik var ki; BEN olarak taşıması zor ama birinci çoğul haliyle her mevsim değişikliğinde omuz omuza en unutulmayası.Yanlışların üzerine bir çizik atmak yerine beraber silebilmek ve neticesinde yan yana en güzel görülebilecek BİZ’ce hazırlanmış yediveren bir hayat tablosu.Bezek yerine ister ellerini kullan,ister gözlerini.Her haliyle bir ışık oyunu.Başrolü beraber paylaşırken bu sahnede “SEN”le yer almaktan mutluyum,en güzel DOSTUM! ...

(Mart 2005) (Aylin Ayla Selçukoğlu) '
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

Bölünmek Irak'in Kaderidir

Kuvvetli bir din ve millet kardesligi yok Irak'ta, Irak bölünecektir üce.
Bölünmek kaderidir Irak'in, haber vermistir bunu Son Elci asirlar önce.

Berlin, Mart 2006.
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

Irak'in Düzelmesi

Irak bölünmedikce düzelmez, onun kaderi bölünmektir.
Cok kan dökülmeden onu kaderine kavu$turmak gerektir.

Berlin, 1 Mart 2006.
..

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Sonu da güzel aslında ama ben her zaman ilkini tercih ederim. Bahaar, bahardan söz ediyorum canım ilkbahardan. Fazla bekletme sevgilim, gözümüz yollarda özlemle seni bekliyoruz baharım. Hele o beyaz beyaz çiçekler açtı mı, sabahın köründe cıvıl cıvıl kuşlar ve cırcır böcekleri ötmeye başladı mı değmeyin keyfime... Sade benim keyfime mi? Kedilerin, köpeklerin, böceklerin, sineklerin, kelebeklerin, kurbağaların ve bilumum canlının da değmeyin keyfine...

Bakın adı bile yetti daha üçüncü cemre bile düşmemişken. Hadi atın kışın miskinliğini üstünüzden, kışın sünepeliğin i bir kenara bırakın. Çekin ciğerlerinize sabah işe gitmek için yola çıktığınızda baharın o sakin ve dingin havasını. Güvercinler ve serçeler çoktan dallarda ve telefon tellerinde ki yerlerini aldılar bile, çifte kumrular ilanı aşka başlar kısa bir zaman sonra, magazin gazetelerine reklam olmadan asla. Tabiat ana canlanmaya başladı. Bir müddet sonra akşamları camları bile açarsınız ara sıra...

Sanmıyorum ki şair ve yazarlara ilham veren bahar kadar başka bir mevsim olsun. Tabi ki vardır yazdıklarını ürettiklerini başka başka mevsimlerde fazlalaştıran, ama genel olarak bahsediyoruz bu durumdan...

En başta hava kirliliğinin minimuma indiği bir mevsimdir bahar. Kız Çocuklarımıza çok takarız bahar ismini. Aydınlık bir mevsimdir, kışın kısa günleri ve uzun geceleri gider, yerini geceleri bile dışarı rahatça çıkacağımız bahar ve yaz günleri alır. Güzel şiirler ve şarkılar vardır bahar ve yaz üstüne. Hemen aklıma gelen biri ki zamanında ben çok sevmiştim bu şarkıyı herkes gibi. Şöyle devam eder gider sözleri ''Baharı bekleyen kumrular gibi sen de beni bekle sakın unutma, ellerin havada gözlerin yolda bir tanrıyı bir de beni sakın unutma.'' Bülent Ersoy'un ya da Muazzez Abacının o gür sesi hem kulağımıza hem de gönlümüze hitap eder ve mest eder bizi...
..

Devamını Oku
Mehmet Ali Baş

Cinayetti gözlerin
Bir bakışın yeterdi
Yaşama tutunmam için
Ve kezzap yalnızlığında
Mart;
kapıdan baktırır
Kabulu reddolan duanın amini için
..

Devamını Oku
Resul Üstün

Okulların yaz tatiline girmeye hazırlandığı ve ısının 40’lı dereceleri çoktan aştığı şu terletici Haziran Günleri’nde stresli bir eğitim öğretim yılının yorgunluğunu kısa bir süreliğine de olsa üzerimizden atmak ve yıl içinde gözlemlediğimiz iletişim kopukluğunu az da olsa giderebilmek için bahaneler girdabında çeşitli teoriler üretme peşindeydik. Özellikle de arkadaşımız Özgü Hanım’ın “biz İstanbul’da iken…” diye başlayan eleştirel yaklaşımları da bu işin tuzu biberi olmuştu.
Diyarbakır’ımızın mavi dalgalı, beyaz köpüklü sularına öpücükler kondurarak ekmek balık kırıntılarını tırtıklayan ak martıları, ipeksi tüylerini serin esintilerin yalayarak taradığı yeşilbaşlı ördekleri ve yeşilin bilinen tüm tonlarının ahenkle dans ettiği ormanları yoktu belki…
Ama insanlık tarihinin ak saçlı tanrıçası gibi Doğu Anadolu Dağları’ndan doğup dipten sızma yoluyla Hazar Gölünden beslenen, Mezopotamya Uygarlığı’nın en verimli topraklarına can suyu olan, insanoğlunun yarattığı suni barikatlara inat Irak topraklarına geçip orada özlemle Fırat'ı kucaklayıp muradına erdikten sonra Şattülarap'ta Basra Körfezi'ne dökülen bir Dicle Nehrimiz vardı.
Efsanevi özellikleriyle Lice yakınlarındaki Eshab - ül Kehf mağarası, Dakyanus şehri… Dünyanın en bakir sularının depolandığı Eğil Baraj Gölü, Dünyadaki taş köprüler içinde kemeri en geniş olan Silvan’daki Malabadi Köprüsü…
Mavi gökyüzünden Ergani’yi mağrurla süzen Zülküfil Peygamber Makam Dağı ve Meryem Ana Kilisesi… İnsanların dünyada ilk kez yerleşik düzene geçtiği ve taneli tohumu tarlaya ilk ektiği yer olan Ergani’nin 10 bin yaşındaki Hilar Mağaraları vardı.
13. Osmanlı Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılan Behram Paşa Camii, Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan muhteşem Ulu Cami, Nebi Camii ve Safa Cami vardı. Mart Thomas, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi vardı. Sultan Kasım tarafından yaptırılan ve 510 yaşında olan muhteşem Dört Ayaklı Minare vardı.
Bir de Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun surları unvanına sahip sevdalı düşlerimizin uyumaz bekçisi surlarımız vardı.
..

Devamını Oku