8 Mart Şiiri - Emin Keşmer

sesinin var gücüyle
etinin en çılgın dürtüsüyle
koyağın en çorak bataklığından
bağırdı dünyaya
erkek kurbağa
dereler tarlalar üzre
bin bir kederle
ve acıyla uğunup
isyanla yakardı yaratana sığınıp:
“ ey sevgili tanrım
ben senin karmakarışık işlerine ne karışırım
beni dişi kardeşlerimin
… gizeminden, kokusundan, renginden…
fırtınalı ruhlarını sevgiyle
sabırla
sadakatle dizginleyen
yumuşacık teninden…
ve kıvılcımlar saçan o engin gözlerinden…
bir lahza bile mahrum etme! “

***

“yoksa bak
kör kuyuların dibi kadar yalnızım
kesildi iştahım
bir türlü gelmiyor
tadım tuzum yok
kalbim gönlüme yaslanıp beni bile sevmiyor
eskisi gibi çalışma uğraşma
şu yeni günü sevinçle karşılama
dans etme, şarkılar söyleyip lacivert sularda saz çalma
bende artık hiç birini arama
ciğerlerim su toplamış
malumunuzdur işte elim ayağım kötürüm
ruhum her şeyi boşlamış
metruk bir ören yeri kadar körüm
böyle giderse çok yaşamam ey tanrım
kendini benim yerime koy azıcık
yoksa ben ölürüm…”

***

masallar kadar olağanüstü manada
tam da işte o anda
yahut belki en hızlı internet ortamında
bir e- mail gönderildi ona
ve dendi ki:
“ ey kurbağa
asil oğlum
öz oğlum
seni anlamamam mümkün mü
daha yüreğinde hissettiğin an sezdim
sencileyin ben de yalnızım çünkü
ne anlatma telaşındasın öyle
hem de koyu bir teessürle
ve yutkunu yutkunu
elbet ben armağan ettim sana
bütün bunca tutkunu
onun için cari yasaları kaldırıyorum şimden geru
iste-ş-tiğini al artık
ve neşeyle kutla şu kurbağa utkunu
bundan sonra nizam-ı alem bu oğul
yasa bilsinler bunu…”

***

teşekkürler tanrım dedi kurbağa
teşekkürler
ah!
iyi ki beni yarattın
iyi ki sen yarattın
sen içimdeymişsin meğer
kendini bunca boşa arattın
beni boşa yalvarttın

***

güldü kurbağa
ömründe ilk defa kurbağalığına şükredip
ağız dolusu güldü
ve gözleri parlayarak
ilkyazın mart coşkularını türkülerine katıp
vraklayarak
çalılıklara yürüdü

8 MART VRAKLAMASI 2007