Bir yara bu belki de hiç ihtimal veremeden bedenimde kanamalar yapan ve zaman zaman kendiliğinden bir anda düşsel çaresizlikle boğazımdan başlayarak bedenimin farklı bölgelerini dolaşıp bir sıkıntı çaresizliği ile beni olduğum yere mıhlayan özleme dair veya içsel düşüncelerle çaresizlik yaratan ve bir anda hareketlerimi ağırlaştırarak beni yıllar yıllar öncesine götürüp, çoğu zaman öfke, bazen de dudaklarımda gülümseme peydah ettirerek geçmişe dair anıların geçmişe dair anıların zincirini çekercesine belki günden güne belki de yılları art arda sıralayarak yaşanmışlıklara ait beyinde oluşan görüntülerin yer veya senin gözlerine ait içimde titremeler oluşturan bir geçmişi yaşama fiili ile çaresiz nefesler almaktayım…
Hangi anını veya sözünü unutmam gerektiğinde hâlâ kararsız kalmam veya bana ulaştırdığın acılanmalara etken, fiillerle düşsel savaş halindeyim sanki…
Ömrümün uzun yıllarını seni unutma çabası ile uğraş verirken, farkındasızlıklarla an zamanlarının anılarını hatırlamaktan başka o kadar çok çaresizliklerim var ki onlarla uğraşım ömrümün uzun zamanlarında yaşamımı pasiflendirdi…
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim