Serçelerin Titrekliğinden Sana Yağacağım

ay ışığı, sensizliğimle seviştiğim nağmelerin kızaran dudaklarında için için
kendini kaybediyor yanıyor vakit
yanıyor avaz avaz gemileri haylaz gençliğimin
rotasız maviliklerimin firarlarında seni arıyor seni soruyor
benim sana çok hasta şu üşütük aklım

sahi nerede ne zaman bulurum bilinmez ya seni
lâkin sana söz sevdiğim sana yemin nevruz ateşim
mum kokulu tayfların dökülen suskularından sızım sızım dilendiğim
bulacağım seni bulup öylesi seveceğim ki
düşecek makamından o an oynak şarkıların beli

otuz sekizlik bir berduşlukla ayaracak şafak
bir öküz öldüren koşacak imdadımıza
yırtılacak çığlıklarında laçinler
altında yıldız yağmurlarının biz
utangaç iki hecede tutulacağız
papatyalar çillenecek yanaklarımızda
biz seninle hepten çıplaklığında ışıyan sevişlerin diplerine dalacağız

ah! dururken koynumda sen öylece bakarken gözlerime
çırpınırken göğsümde bir kuş gibi
poyrazları çağıracağım sana soluk verdiğim ruhumun ayazlarından
belini bükeceğim ne varsa yokluğunda bağıra çağıra içtiğim
denizi çalacağım ayaklarının valsine
dağlarımın pınarlarını
sizin oralardan bir şarkı mırıldanacağım
yok yok bizim karadeniz'in dumanlı efkarından
doldurup doldurup kuzeyde incelen yüreğimi
harına damıtacağım tanem benim

bir zakkumun gölgesi düşecek tene
gün nazı mahmurluğundan

ah!canım çılgınlığımda ürkekliğim benim
anason çekeceğim sarhoşluğuma işleyen bakışlarından
köz köz ciğerlerime atacağım şafağın süzgün hallerini
yakacağım tanyelini silkelenirken haylazım
yakacağım kızıl kısraklarca

ve sen sevdiğim sen sana sevdalandığım o anın
sağanaklarında aklanırken
gönlümde bitmeyen konçertosunu çığıran serçelerin titrekliğinden,
boşalırcasına sana yağacağım!